Sevgili okurlar, Ramazan bitip de Bayram gelirken, önemli gördüğüm birkaç konuya değineceğim. Ramazan boyunca manevi değerlerimize yoğunlaştık ve dünya hayatımızı daha berrak bir şekilde sorgulama fırsatı yakaladık. Akrabalar arkadaşlar birbirlerinin evinde iftar açtı, küslükler sonlandı. Bu ramazanda da ihtiyaç sahiplerine yardım kolileri ve harcama çekleri, fitreler ulaştırıldı.
Hepimizin bildiği gibi Ramazan ayı, diğer yandan garip gurebanın, fakir fukaranın halinden anlamak için de bir vesile. Bu noktada birbirine karıştırılan empati ve sempati kavramlarının ramazanın ruhunu daha iyi açıklayacağını düşünüyorum. Bir insanın haline üzülmek veya acımak sempatidir. Bir insanın halini veya acısını anlayabilmek ise empatidir. Yani sempati sadece vicdanımızı rahatlatmamıza yardımcı olur, empati ise bir yaraya merhem sürmek gibidir. Anladığımızda, çözmek için daha güçlü bir şekilde gayret gösteririz. Dezavantajlı insanlara dokunmak, onların dünyalarında var olmak bambaşka bir meziyet gerektirir. Tok adama açlığı yaz desen, şaşırır, yazamaz, yazmaya çalışsa bile başarılı olmaz. Öte yandan aç adama zenginliği yaz desen, o da onu uyduramaz. Sağlam hastanın halinden anlamaz. İyi evlat sahibi olan kötü evladın acısını bilemez. Evladı sağ olan, evlat kaybedenin acısını anlayamaz. Ne kadar bilmek istersek isteyelim, yaşamadan tam manasıyla bilemeyeceğimiz şeyler vardır. “Ateş düştüğü yeri yakar” demişler ya o misal. Çeşit çeşit yemeklerin olduğu, muazzam iftar ve sahur sofraları bu anlattıklarımın en önemli şahidi değil mi?
Velhasıl Ramazanın ruhunu hissedebilmek için evvela nefsimizden başlamalıyız muhakemeye. Biz kimi hor gördük, biz kimlerle alay ettik, kimleri kınadık, hangi yanlışları görmezden geldik, hangi günahları kabul ettik, normal gördük ve hatta övündük? Biz birlik olma bilincinin neresindeyiz? Bize bahşedilmiş o huzur iklimini teneffüs edebilmek için ne bedeller ödedik? Kardeş olma bilincine erdik mi? Açlığı bildik mi? Kimsesizleri anlama olanağımız oldu mu? Ramazan, tüm bunların bir rehberiydi, biz bunun ne kadarını uygulayabildik? İşte ramazan 12 ay içerisinde bir ay olduğu için, kendisini günlük yaşantıya kaptıran kişiye, 'Dur, düşün ve yeniden başla.' Diyor aslında. Ramazanın insanın iç dünyasına en önemli katkısı, özünde varoluşsal bir sorgulama yaptırmasıdır. Modern dünyadaki tabiriyle ‘ruh dünyamıza format atmaktır’.
Yukarıdakilere değinmeden geçsek olmazdı ama sonuç olarak, Ramazan ayının son günlerini yaşıyoruz ve ardından gelen ‘Bayramdır’. Sevdiklerimize doyduğumuz, kazasız belasız güzel bir bayram geçirmemiz dileğiyle. Ramazan Bayramının, başta Ülkemiz ve Milletimiz olmak üzere, Bütün Dünya’ya huzur getirmesini diliyorum.
Not: Bayram Günü, Çocuklar önünüzde para sayıyorsa bu ‘harçlık ver’ demektir. Çocuklar şeker tabağına bakıp ‘’aa bu neymiş ki?’’ diyorsa bu ‘o şekeri istiyorum demektir. Çocuklar ‘ biriktirdiğim parayla istediğim oyuncağı almama çok az kaldı’ diyorsa bu ‘ sen de destek ol’ demektir.