Sevgili okurlar, ülkemizde ve dünyada birçok özel gün ve hafta konusuna göre gündem oluşturulmasına katkı sağlamaktadır. Yine bu haftalardan birisinin içerisindeyiz; 7-14 Ocak Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası. Ben de bu vesileyle tespitlerimle birlikte yaşamımdan birkaç kesiti sizlerle paylaşmak istiyorum;
Ankara’da öğrenci olduğum dönemde Kızılay meydanında beyaz bastonuyla görme engelli bir vatandaşa rastlamıştım. Kendisine yardımcı olmak amacıyla gideceği yere kadar eşlik edebileceğimi söyledim, gülümsedi bastonunu toparladı ve koluma girdi. Yürümeye başladığımızda kendisinin Altı Nokta Körler Derneğinde aktif bir rol aldığını, günün büyük bölümünde sosyal hayatın içerisinde olduğunu öğrendim. Yaşama sevinci ve hayatın içerisinde olma isteği ve bunu başarmış olması üzerimde büyük bir etki bırakmıştı. Daha sonra kendisinin de davetiyle derneğe ziyaretlerim oldu, orada gördüğüm şey; görme engelli olmayan bizlerin ön yargılarının ve duyarsızlıklarının, onlar için görememekten daha zor olduğuydu. Görme engellilerin tiyatro yaptığını, müzikle uğraştıklarını, dünyadaki gelişmeler üzerine fikirler ürettiklerini, çalışma hayatında başarılı bir şekilde yer aldıklarını gözlemlediğimde içimden ayağa kalkıp hepsini tek tek tebrik etmek geldi…
Bir proje vesilesiyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında toplantı halindeyken duruşuyla, kendisini ifade ediş biçimiyle ilgimi çeken ve hemen tanışmam gerek diyerek soluğu yanında aldığım görme engelli bir bakanlık çalışanı vardı. Daha sonra hayat hikâyesini kendisinden dinleme fırsatım da oldu. Yurt içinde ve yurtdışında yaptığı önemli işler, içerisinde bulunduğu projeleri merakla ve hayranlıkla dinledim. Daha sonra hayat hikâyesi ile ilgili çeşitli köşe yazılarının yazıldığını da gördüm. Bu kişi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü Müşaviri Kenan Önalan’dı, merak edenler internetten Kenan Beyle ilgili, herkese açık olan bu bilgilere ulaşabilirler.
Bu güzel örneklerden sonra, görme engelliler konusunda hiç eksiğimiz yok diyebilir miyiz? Tabi ki her şey güllük gülistanlık değil. Ülkemizdeki Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün 2019 sonu raporuna göre görme engellilerin toplam nüfusa oranı yüzde 1,4. Bu kişilerin yüzde 57,4’ü 65 yaş üstü, diğer kısmı 65 yaş altı. İşgücüne katılım oranı engelliler arasında en düşük olan görme engellilerin hem öğrenim düzeyleri çok düşük, hem de aldıkları eğitime uygun olmayan düşük becerili işlerde çalıştırılma durumları var. Ne yazık ki görme engelliler biraz da engellerinin fiziksel doğası gereği en dezavantajlı engel grubu olarak görülmektedir. Peki ne yapabiliriz? Demek ki görme engellilere bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Onlara kendilerini geliştirebileceği ve kanıtlayabileceği ortamları oluşturabilmeliyiz. Almamız gereken daha çok yol var, madem görme engelliler haftasındayız bunları söylemenin de tam yeri tam zamanı olsa gerek.
Bakış açımızı değiştirelim derken ne demek istediğimi Kenan beyin başından geçen bir olayla anlatmak isterim;
Kenan bey diyor ki; ‘’Kanada’da metroda yürürken bir kadın yanıma geldi ve ‘Devlet sana neden köpek vermedi?’ Diye sordu. Ona göre bu ihtiyacı devlet tamamlamalıydı. Türkiye’de yürürken kaldırım taşına takılıp düştüğümde ‘ Senin yanında kimse yok mu, neden tek çıktın?’ diyorlar. Oysa ‘Belediye nerede?’ demelilerdi… ‘’
Gün bu gündür! Göremediklerimizi görme zamanımız gelmedi mi artık?