Sevgili okurlar, uzunca bir tatil döneminden sonra çocuklar ve gençler için yeni eğitim öğretim yılının ilk zili pazartesi günü çalacak. Şimdiden tüm öğrencilere başarılar diliyorum. Başarı demişken, ülkemizde başarı kriteri akademik olarak ölçülüyor, yani Türkçe, matematik, fen bilgisi vb. derslerden yüksek not alan kişi ‘başarılıdır’ diyoruz. Teoride başarılı olduğumuzda pratikte( hayatta) de başarılı olacağımız öngörülüyor. Ben buna katılmıyorum. Bu yüzden başarılar dilerken sadece akademik başarı için değil, kendini geliştirme yolunda, iyi bir insan olma yolunda, üretken bir insan olma yolunda mesafe alabileceklere de ayrıca ‘yıldızlı başarılar’ diliyorum. Tabi bu yıldızlı başarılar için, ülke gerçeklerine uygun eğitim müfredatımız var mı? Orası da tartışılır.

Mesela bir çocuk, kırsalda büyüyor. Ailenin geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bu çocuk 12 yıllık temel eğitimi sırasında ne tarım ne de hayvancılıkla alakalı uygulamalı olarak tek bir şey öğrenmiyor. Sadece kırsalda yaşayanlar için değil, bu ülkede yaşayan her birey için önemli bir hayat deneyimi aslında; bir fideye su vermek, bir canlıyı beslemek, toprağa dokunmak… Bizim eğitim gördüğümüz yıllarda özellikle ileri derece matematik fizik kimya edebiyat gibi derslerde hep şöyle itirazlar yükselirdi sınıftan; hocam bu bilgiler gündelik hayatımızda ne işimize yarayacak? Benim şahsen bir işime yaramadı, eğer o alanların birinde uzmanlaşmak isteseydim o zaman başkaydı tabi… Meşhur bir karikatür vardı, aklıma hep o gelir; balık, fil, maymun, kedi… yan yana dizilmiş, hepsi için başarı kriteri ‘ağaca tırmanmak’ olarak görülüyor… Bizdeki durumlar da o misal oluyor çoğu zaman.

Bir başka pencereden bakacak olursak; bir veli, ‘çok şükür okullar açıldı, oraya gitsin de kafamı dinleyeyim’ diye düşünüyorsa, çocuğun başarısızlığından öğretmeni sorumlu tutuyorsa, yol gösterici olmuyorsa, çocuğun öğrenim durumunu kontrol etmiyorsa, çocuğa kendini geliştirebileceği okul dışı alanların yolunu açmıyorsa, okul ne kadar iyi olursa olsun ilerleme beklenen düzeyde olmayacaktır. Okul bizlere anahtarı verir, kapıyı açabilmek bambaşka bir olaydır. Sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmek bu noktada önemli bence. Sorumluluk sahibi öğrenci, sorumluluk sahibi anne baba, sorumluluk sahibi öğretmen… Üzerimize düşeni yapmayıp bahanelere sığındığımızda, başkalarını suçlama davranışı içerisine gireriz ancak sonuç; değişmez…

Yeni Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk beyefendiyi yakından takip ediyorum. Eğitim öğretim çalışmalarının içerisine doğa, insan ve hayvan bilincinin ve sevgisinin serpiştirilmesine yönelik çalışmaları tüm çevrelerce takdirle karşılanıyor. Bakanlığın 2023 hedefleri içerisinde teneffüs sürelerini uzatarak bu zaman dilimlerinde sistemli bir şekilde, öğrencilerin sosyal becerilerini artırmak da yer alıyor. Bir toplumu ileriye taşımak için nitelikli bireylere ihtiyaç var, nitelikli bireyler de, kağıt üzerinde ‘hap bilgiler’ verilerek yetişmiyor. Matematiksel zeka, duygusal zeka ve sosyal zeka yönünden ileri düzeyde insanlara ihtiyacımız var. Eğitim varsa umut ve ışık vardır, cehalet ve yozlaşma varsa karanlık ve karamsarlık hakimdir. Her öğrenci, bu ülkenin geleceğine atılmış bir ışıklı oktur. Bu ülkenin, geleceğin sahibi olan çocukların ve gençlerin enerjisine, ışığına çok ihtiyacı var. Öğrenci olsun, veli olsun, öğretmen olsun, eğitimin tüm faktörlerinin ahengi bunu sağlayacak yegane güçtür diye düşünüyorum. Yeni eğitim ve öğretim yılı herkes için hayırlı, uğurlu ve umutlu olsun.

Çocuklar, gençler; Işığınızı bu ülkenin geleceğine taşıyabilmeniz ümidiyle… Başarılar.