Sevgili okurlar, hepimizin bildiği üzere 26 Eylül’de İstanbul’da bir deprem meydana geldi. Doğal afetler kitlesel etkileri nedeniyle insanları olumsuz anlamda daha fazla etkileyen olaylardır. Hatta Alanya’da yaşayan bizlerin bile telefonları bir gün boyunca doğru düzgün çalışmadı çünkü ; hat yoktu. Allah korusun, daha büyük bir depremde insanların birbirine ulaşamaması ve plansızca oradan oraya koşuşturması olabilecek en kötü senaryo bizim için. Sonuç olarak bu 5,8’lik uyarı bizlere gösterdi ki ne bilinç olarak ne de fiziki olarak bizler depreme hazırlıklı değiliz.
Sosyal medyada neler oluyor diye merak edip baktığımda bir kesim ‘sallandık’ ‘korkuttu’ vb. paylaşımlar yaparken bir kesim yine işin makarasını yapmak peşindeydi. Zaten ülkemizde her kötü olayın makarasını yapabilecek bir zihniyet türedi. Bir örnek verecek olursak; ‘Toplanma yerleri’ diyerek insanlarla dalga geçer gibi ‘mezarlıkların’ konumunu paylaşmak mesela… Yaşamak, yaşam, insanlar, o insanların duyguları ciddi şeylerdir diye düşünüyorum ve kesinlikle öyledir de! Doğruları akıl süzgecinden geçirerek söyleyenlerin ve hayatı ciddiye alanların daha fazla değer görmesini isterdim ama goygoyculuk ülkemizde daha fazla pirim yapıyor ne yazık ki.
Bu aralar aklımı kurcalayan bir deyim var. Halkımız tarafından neden bu kadar benimsenmiş acaba diye epeyce kafa yordum. ‘Kendine Müslüman’ deyiminden bahsediyorum; hemen hemen hepimiz duymuşuzdur. Bencillik anlamında, kendinden başkasını düşünmeyenler için söylenir. Şimdi Müslüman ülkelere bakınca şunları sormadan da geçemiyorum: Müslümanlar Batı’nın kapılarında neden el açıyor. Gücü ve saltanatı ellerine geçiren ‘kendine Müslümanlar’, neden başkasına yaşama hakkı tanımıyorlar. Kimse kendisine şu Akdeniz’de hemen her gün boğulan onlarca insanın kimin kapılarına koştuğunun, kimin kapıları önünde yakarmakta olduğunun sorusunu yöneltmiyor. Batı’ya kızar, öfkeleniliriz ama çaresizlerin gideceği, sığınacağı bir kapısı yok; Türkiye’den başka... Demek ki ‘Kendine Müslümanlık’ bu alemde almış yürümüş…
“Eğer İslâm’ı Kur'ân’dan değil de Müslümanlardan öğrenseydim, eğer Kur’ân’dan önce Müslümanları tanısaydım asla Müslüman olmazdım.” Bu söz, bir zamanlar Cat Stevens adını taşıyan Yusuf İslâm’a ait. Bence bu tespit bile maalesef Müslümanlığın genel anlamda hakkının verilemediğinin göstergesi.
Biz millet olarak tez canlıyız, nedeni değil de sonucu görmeyi severiz. Olayları sonuçları üzerinden değerlendiririz. Nedenleri ortadan kaldırmadan, karşılaştığımız sonuçların değişmeyeceğini kestiremeyiz. Bu kendine Müslümanlık, yaşadığımız birçok sorunun kaynağı aslında. İnşallah, Allah yüzümüze bakar da bu bencillik vebasından kurtuluruz. Sonuçta dünyaya ‘medeni Avrupa’nın kapısına değil; Allah’a kul olmaya geldik. Öyle değil mi?
Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle…