Hafta sonu ailece dışarı çıktılar. Ayşe yedi yaşındaydı ve en sevdiği şey ailesiyle birlikte vakit geçirmekti. Dışarıda hava çok güzeldi. Sokaklar bayram alışverişi yapan insanlarla dolup taşıyordu. Bir hafta sonraydı bayram ve Ayşe sabırsızlıkla o günü bekliyordu. Kardeşinin elinden tutarak yürüdüğü caddede bir dükkanın önünde kalakaldı. Annesi hemen sonra fark etti ve Ayşe’ye seslendi. “Hadi kızım bekleme orada” Ayşe ise annesine parmağını uzatarak vitrini göstermekle kaldı. Kızının masum yüzünü fark eden anne eşine seslenerek “Ali bakar mısın” dedi. Ayşe’nin yanına gelen anne baba kızlarının “çok güzel değil mi, babacım bu elbiseyi bana alabilir misin” cümlesiyle kendine geldi. Babanın içi burkuldu ama kızına bunu belli etmek istemiyordu. Ayşe’nin gözlerine bakabilmek için yere doğru eğilerek “evet babacım çok güzel bir elbise yalnız bunu alabilecek param şu an yok. Biliyorsun daha aylığımı almadım. Maaşımı alınca evdeki harcamalarımıza göre bakarız olur mu” diyebildi. Ayşe her konunun açık açık ifade edildiği, fikir sorulduğu ve iletişimin kuvvetli olduğu bir ailede büyüdüğü için çok anlayışlı bir çocuktu ve babasını ikiletmeyerek “tamam babacım nasıl istersen” dedi. Yürümeye devam ettiler yalnız yol bitene kadar Ayşe arkasına dönüp elbiseye bakmayı ihmal etmedi. Hiçbir şey söylememesine rağmen aklı o elbisede kalmıştı. Ne zaman yalnız kalsa onu düşünüyor, üzerine giydiğini, kendisine ne kadar yakışacağını hayal ediyordu.
Bayrama bir gün kalmıştı. Babanın işten dönmesini bekliyorlardı. Biraz gecikmişti ama bazen böyle geciktiği olurdu. Nihayet zil çaldı. İki kardeş koşarak kapıya geldiler. Annelerini beklediler. Anne kapıyı açtı ve iki kardeş ağız dolusu gülümsemeyle “hoş geldin babacım” dedi. “Hoş buldum” diyen baba “hemen gözlerinizi kapayın bakalım” dedi. Bu sahneyi çok iyi bilen çocuklar “babam kesin bize sürpriz yaptı, çikolata almıştır” diye heyecanla gözlerini kapadı. Babaları her birinin ellerine büyükçe bir paket sıkıştırdı, “hadi bakalım açın gözlerinizi” dedi. Ayşe ve kardeşi aceleyle hediye paketini açmaya başladı. Ayşe gördüğü şey karşısında gözlerine inanamadı. O kadar mutluydu ki havalara hopluyor anne babasını öpüyor yaşasın diye çığlık atıyordu. Sonunda kırmızı elbisesine sahip olmuştu, hayalleri gerçek olmuştu. Kardeşine de gömlek pantolon takım almıştı babası. İkisi de çok güzeldi..
Ayşe o gece sabaha kadar yanı başında elbisesiyle uyudu. Bayram boyunca üzerinden hiç çıkarmadı. Üzerine tek bir leke değmesin diye her yediğine, her yaptığına dikkat etti. O küçük kırmızı elbise Ayşe için en sevdiği elbise olarak yıllarca dolabında başköşede yerini aldı. Nitekim kendisi okuyup parasını kazanmaya başladığında dahi aldığı hiçbir kıyafet onun verdiği mutluluğu vermediği Ayşe’ye.
Bugün bayram! Bayramı tatil olarak değil bayram gibi görün. Büyüklerinizi ziyaret edin, ellerini öpün, evinizde küçüğünüz varsa el öptürün, bayramlıklarınızı giyin, ziyaretlerinizi yapın, kıymet verin, kıymeti bilin, çocukları sevin, sevindirin.
Çünkü Bayramlar Güzeldir.