Sevgili okurlar, ülkemizde son zamanlarda yükselişte olan bir meslek var ; Muhtarlık. Mahalle ve köylerde, yerel idarenin en küçük birimi olarak faaliyet gösteren muhtarlar, günümüzde bir çok rakiple yarışarak ipi göğüsleyenlerden seçiliyor. Sizlerin de dikkatini çekmiştir, yaşlısıyla genciyle bir mahalleden-köyden bir sürü muhtar adayı olduğunu görüyoruz.

Bu ara göz önünde olması sebebiyle, muhtarlığın ülkemizdeki geçmişi ile ilgili bir araştırma yaptım ve günümüzde olan şekli ile Muhtarlık birimlerinin temellerinin ilk olarak 1829 senesinde İstanbul’da atılmış olduğunu gördüm. II. Mahmut Yeniçeri Ocağı’nı ortadan kaldırması sonucu Yeniçerilerin yokluğunda tehlikeye meydan vermemek ve küçük birimlerin güvenliğini koruyabilmek için muhtarlık teşkilatını kurmuş. Bu birimlerin düzenlenmesi ise yasal olarak ilk kez 1864 senesinde gerçekleşmiş. Mahalle muhtar ve ihtiyar heyetleri, 1913 tarihli İdare-i Umumiye-i Vilayet Kanunu ile kaldırılmış olduğu halde, varlıklarını mahallelerdeki kamu hizmetlerinin bir gereği olarak 1933 yılına kadar fiilen sürdürmüşler. Bu tarihte çıkartılan 2295 sayılı kanunla varlığı sona erdirilen kuruluşun görevlerini, zabıta ve belediye gibi bazı kuruluşların yapması öngörülmüş. Ancak. 10 yıllık bir uygulama mahalle muhtarlığının boşluğunun doldurulmasının mümkün olmadığı görüldüğünden, 1944 tarihli ve 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetlerinin Teşkiline Dair Kanun ile Kanunun uygulama şekil ve esaslarına dair 1945 tarihli tüzük çıkarılmış ve bugünkü şeklini almış. Günümüzde varlığını koruyan ve muhtarlık mahalle yönetimini düzenleyen yasa 05.04.2004 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilmiş. Türkiye’de yaklaşık olarak 53 bin adet muhtar bulunmaktaymış.

Muhtarlıkla ilgili bu bilgileri verdikten sonra olayın bir de sosyal boyutuna baktığımızda mahalleler küçüldükçe aile ilişkilerinin oy pazarlıklarında daha önemli hale geldiğini görüyoruz. Ülkemizde 100’den az seçmeni bulunan yüzlerce, belki de binlerce köy bulunmakta. Bu da birkaç oyun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Muhtarlık, günümüzde çoğu aday tarafından siyasete girişte bir basamak olarak değerlendiriliyor. Bu sebeple muhtarlık seçimleri daha çetin geçiyor. Eski Türk filmlerinin de vazgeçilmez unsuru olan muhtarlar, geçmişten günümüze vazgeçilmezliğini koruyor. Benim içinse muhtar denilince dedem aklıma gelir. Allah rahmet eylesin, kendisi uzun süre köy ve mahalle muhtarlığı yapmış, yaşlandığında dahi mahallece sevilen ve her dönem seçimlerin favorisi olan birisiydi. Mühür bastırma işlemleri o dönemde çok önemliydi. Muhtarın mührü olmadan hiçbir işler halledilemiyordu. Muhtar adayı olduğunda, ev ev gezerek seçmenin gönlünü alman gerekiyordu. Şimdi facebooktan bir fotoğrafın altına birkaç güzel kelime yazıldı mı, seçmene ulaşma işi tamam oluyor. Günümüzde teknolojinin de ilerlemesiyle, muhtarlık daha konforlu bir hale geldi. Devletin sanal ortama taşınarak E- Devlet üzerinden verdiği hizmetler, ‘muhtarın mührünü müzelere kaldırttı’ diyebiliriz. Kötü mü oldu? Bence vatandaş için hızlı ve güzel bir hizmet oldu. Bu durumdan muhtarlar da memnun ki aday sayısında patlama yaşanıyor.

Öyle ya da böyle, muhtarlık ülkemizin bir gerçeği ve geçmişe de bakıldığında onlarsız olmadığı görülmüş. Rahmetli Süleyman Demirel Isparta’ya üniversite açtığında, ilk yıllarda Ispartalılar burun kıvırmışlar ve ‘bir fabrika açsaydı çocuklarımız gençlerimiz iş güç sahibi olurdu’ diye hayıflanmışlar. Bu durum Süleyman Demirel’in kulağına gitmiş ve demiş ki ; Benim hemşerim üniversitenin ne olduğunu bilmez amma eyi bişey olduğunu bilir.’ Buradan hareketle şimdiki durum üzerinden yazımızı şu şekilde sonlandırabiliriz. Muhtarlık deyince herkesin kafasında doğru- yanlış bir fikir belirir. Bense muhtar adayı sayılarındaki artışı sosyal medyada gözlemlemem neticesinde bu konu ile ilgili bir araştırma yapma gereği duydum. Nihayetinde muhtarlıktan anlamam ama bu kadar talibi olduğuna göre, zannımca eyi bişey olmalı…

Haftaya görüşmek üzere…