Küresel iklim yaklaşık 4.6 milyar yıl yaşındaki Yerküre’nin oluşumundan günümüze değin, tüm alan ve zaman ölçeklerinde önemli değişiklikler göstermiştir. Bu değişiklikler sırasında, Dünya’nın ve oluşmaya başladığı ilk zamanlardan beri Anadolu’nun fiziki coğrafyasında yeryüzü şekilleri, hava ve iklimi, toprak ve bitki örtüsü, yüzey ve yeraltı suları, akarsu ve gölleri, buzulları, ekosistem ve biyolojik çeşitliliği, vb. çok önemli ve büyük değişiklikler gerçekleşmiştir. Bu kapsamda, iklimin kendi doğal değişkenliğinin dışındaki değişikliklere yol açan dış zorlamalar ve etmenler, iklim sisteminin alt sistemleri ile etkileşim içinde bulunan ve onlardan etkilenen değişiklikleri, örneğin Yerküre’nin katı kabuğundaki levha hareketleri ve volkanik püskürmeler, Güneş etkinliklerindeki değişimler ve Yerküre-Güneş arasındaki astronomik ilişkilerdeki değişiklikler gibi doğal olaylar ile asıl olarak sanayi devrimiyle birlikte atmosferin bileşimindeki antropojen (fosil yakıt kullanımı, ormanların yok edilmesi, vb. gibi insan etkinlikleri) değişiklikleri içerir.
Sera gazlarının atmosferdeki birikimlerinin çeşitli insan etkinlikleri nedeniyle sanayi devriminden beri hızla artması sonucunda kuvvetlenen sera etkisinin en önemli sonucu, Yerküre’nin enerji dengesi üzerinde ek bir pozitif ışınımsal zorlama oluşturarak, dünya ikliminin daha sıcak ve daha değişken olmasını sağlamasıdır. Öte yandan, ister küresel isterse bölgesel ölçekte olsun, iklim değişikliği, aşırı hava ve iklim olaylarının sıklığında, şiddetinde, alansal dağılışında, uzunluğunda ve zamanlamasında da önemli değişikliklerin gerçekleşmesine neden olmaktadır.
Uzun süreli klimatolojik gözlem dizilerinin çözümlemelerine dayanan güncel bulgulara göre, aşırı hava ve iklim olaylarındaki değişiklikler Türkiye’de, özellikle 1990’lı yıllarla birlikte yaz ve tropik gün sayılarındaki önemli artış, buna karşılık kar yağışlı gün sayılarında belirgin azalma, yılın don olayı gözlenmeyen devresindeki uzama şeklinde gözlenmiştir.
Türkiye’de son 25 yıllık dönemde, hem sıcaklık rejimi belirgin olarak daha ılıman ve sıcak koşullara doğru değişmiş, hem de sıcak hava dalgalarının sıklığında ve şiddetinde önemli değişmeler gerçekleşmiştir.
Bu değişimlerin sonucunda kuraklığa bağlı olarak hem dünyada hem de hem de ülkemizde gıda güvenliğinin tehdit altında olduğu bilimsel bir gerçektir. Tarım ve hayvancılık konusunda bilinçli, planlı ve uzun vadeli çalışmaların tercih edilmesi, sadece günümüzü değil gelecek nesillerimizi de ilgilendiren önemli bir konudur.