Sevgili okurlar, bu hafta bende havaların ısınmaya başlamasıyla birlikte tam mutlu olacakken, grip ve soğuk algınlığına yakalanıp iyileşmeye çalışanlardanım. Bu nedenle hafta boyunca bu hafta hangi konuyu seçeceğimi düşündüm. İnsanın sağlıklı düşünmesi için, sağlıklı bir vücuda sahip olması da gerekiyormuş. Boşuna dememişler ‘’ sağlam kafa sağlam vücutta bulunur’ diye…

Allah kimseyi derde düşürüp derman aratmasın, basit hastalıklar yine gelip geçiyor, ancak hastanelerde günlerini geçirenlerin halini düşünelim bir de. İnsan, başına gelmedikçe bazı şeylerin zorluğunu göremiyor, empati dahi geliştiremiyor. Bu durum aslında hep öyle değil midir? Zengin olmayan birisine sorsanız, parası olsa ne güzel harcayacağını anlatır. Bekar olan birisine sorsanız, evlendiğinde yuvasında ne güzel mutluluklar yaşayacağından bahseder. Hastalık da buna benziyor, iyileştiğimde her şeyi yapacağım, her şeyi yiyeceğim, gezip dolaşacağım diyoruz ama nedense iyileşince bu sözler hep göz ardı ediliyor. Bu bakımdan değerlendirdiğimizde ‘’insan kendinde olmayana karşı ne kadar da cömert’’ diyoruz. Bu nedenle bu hafta şunu vurgulamak istiyorum; Yapabiliyorken yapın! Gezebiliyorken, yiyebiliyorken, sevebiliyorken, sarılabiliyorken, kavuşabiliyorken…

Bu hafta da sizlerle kahve tadında bir hikâye paylaşmak istiyorum;

Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden dem vurmaya doğru döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.

Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler:

‘Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında. Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. ! Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.

Hayat kahveye benzer, iş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Kahvenizin tadına varın! En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar. Mutluluğu bir şarta bağlamak insanın uydurduğu bir yanılsamadan ibarettir… ‘’Sağlık olsun’’, gerisi kolay…

Haftaya görüşmek üzere…