Herkesin kendine has, oturmuş bir karakteri, bir hayat tarzı vardır öyle değil mi?
Ya kadınlar...
Kadınlar, kendilerine hayatın bir köşesinde yer bulmaya çalışırken, karakterlerinden ödün vermek zorunda kalıyor. Ve yaşam tarzlarını 'elalem ne der' mantığı ile değiştirmeye çalışıyor.
Türkiye'de örneklerine bir çok yerde rastladığımız, kadın cinayetleri, şiddetler ve tecavüzler; bilinmeyen, kayıtlara geçmeyen kadınların çocukları için ya da sevdikleri için sustukları şiddetler... Ne kadar üzücü öyle değil mi? Ve bu bahsettiğimiz şiddet yalnızca fiziksel değil.
Alaycı sözler, küfürler, hırpalayıcı, can yakıcı kelimeler ve daha fazlası. Bunlar da birer şiddet örneği aslında. Çoğu kadın da bu tür şiddetlere boyun eğiyor, ya sevgisinden ya da çocuklarını babasız bırakmamak adına. Otur ve düşün kardeşim! Yaşadığın acıya, boyun eğmeye, vücudundaki o morluklara değer mi, bu sevgi diye adlandırdığın vahşilik?
'Her gün aynı yemek mi yenir' diye seni hor gören ve başka insanlarla aldatıp, eve döndüğünde vurup kıran bir caniyi sevmek yakışır mı sana? Bu düzenin böyle gitmemesi gerektiğini bilsen de, devam etmeye çalıştığın bu düzende harcadığın, heba ettiğin ömrüne yazık değil mi?
Kendi parasını kazanamadığı için kocasının getirdiği paraya tamah etmek zorunda kalan, küçük yaşta çocuğu olduğu için gördüğü şiddete boyun eğen, bunun gibi bir çok nedenle erkeklerin boyunduruğu altına giren, şiddete maruz kalan milyonlarca kadın var.
Allah'ın sopası yok derler, doğrudur. Elbet yaşatılanlar günün birinde yaşatandan çıkar. Ama günümüzde kadına karşı yapılan şiddetler bu kadar çok artarken, buna bir de, kadının şiddete boyun eğmesi eklenince işler çığırından çıkıyor. Boyun eğmek yerine kadınlar olarak neleri tek başımıza yapabileceğimi bilmiyoruz. Oysa ki hayatta şiddete ve tecavüze boyun eğmeyip başkaldıran ve tek başına direnen kadınlar da var.
Sana zarar vermeye, seni hor görmeye kalkanlar ne Allah'tan korkuyor, ne de kuldan utanıyor. Korkmadan, eğilmeden bu ezilmeye de son verecek olan sensin! Sen ne kimsesiz ne de ona mecbursun. Devletin sana açtığı kapıyı gör. Hükümetin, şiddete maruz kalan kadınlar için açtığı sıcacık yuvalar var.
Bu sebeple 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde her zaman hayatta varlığını ve gücünü kabul ettirmeye çalışan, düştüğünde kalkmayı bilen, gücüne güç ekleyen kadınlarımızın kadınlar gününü kutlarım. Biz hep vardık ve var olacağız. Korkusuz bir dünya için kadınlar kadınların düşmanı değil, birleştirici gücü olmalı...