Yeryüzünün milyonlarca yıl önce kurulmuş bir doğal dengesi ve düzeni var tıpkı yer altının olduğu gibi. Doğal denge insanoğlunun eliyle ne kadar bozulursa, teknoloji ve sanayi adına ne kadar doğal kaynaklar tüketilirse ekoloji bozulur ve küresel ısınma gibi, iklim değişikliği gibi sorunlar ile karşılaşırız. Yeraltında da yine bir denge ve bir düzen var. Yeraltındaki mekanizmanın işleyişini bilip ona göre hareket edilip, tedbir alınıp, doğa ile barışık yaşanırsa bir sorun olmaz. Deprem de bir yeraltı gerçeği olup, yer bilimcilerin uzun yıllardır takip ettiği bir doğa olayıdır…
Yer bilimciler aletsel ve tarihsel ölçümleri inceleyip, nerelerin fay hattı olduğunu, nerelerin aktif olduğunu, nerelerin kırılma potansiyeli olduğunu, nerelerde enerji birikmesi olduğunu öngörebilirler. Bilim insanlarının bu öngörülerinin dikkate alınması ve karar vericilerin yerleşim yerlerini belirlerken akla ve bilime göre planlamaları beklenir. Çünkü depremde zararı arttıran en etkili unsur zeminin uygun olmamasıdır. Fay hattı üzerine yerleşime izin verilmemelidir. Deprem dalgaları kesme kuvveti ile binaya vurduğundan yumuşak zeminlerde, ivme ile orantılı olarak kuvvet çok fazla artacağından çok uzaklarda merkez üssü olan bir deprem bile yıkımlara sebep olabilir. Dere ve deniz kenarlarında, alüvyonlarda, ovalarda, tarım yapılması gereken bereketli topraklarda, dolgu alanlarında yerleşimler; depremlerde en fazla zararı gören yerlerdir!..
Genel zemin bölgelemesi uygun olan yerleşimler de bile ayrıca mikro bölgeleme yapılmalı, zemin etüdü sondajlar yardımı ile detaylı incelenmelidir. Yapılacak binaların temelleri mutlaka sert kaya zeminlere oturtulmalıdır. Eğer inşaat yapılacak alanda su var ise mutlaka suyu yenecek tedbirler masrafa bakılmaksızın yapılmalıdır. Özellikle bina yüksekliğinin beşte biri yükseklikte bodrum katları perde betonlar yardımıyla yapılmalı, binalar depreme dirençli inşa edilmelidir. Temeller tüm bina izdüşümünü kapsayacak şekilde radye temel olarak yeterli yükseklikte planlanmalıdır. Kolon kiriş sıklaştırmaları, etriyeler, çirozlar projedeki gibi harfiyen uygulanmalı, betonun kalitesi mutlaka denetlenmeli ve vibratör ile karıştırılmalı, sonrasında düzenli olarak sulanmalıdır.
Yapılmış binaların statik sistemine asla hasar verilmemeli, korozyona sebep olacak binanın ömrünü azaltacak nemden, sudan sakındırılmalıdır.
Tüm bu önlemler alınırsa depremde binaların yıkılması imkansıza yakındır. Aksi durumda ise felaket mukadder olur…
Muhabbetle…