Bir milletin üzerinde egemenlik kurduğu ülke diye tarif edilir. Kişinin doğduğu, yerleştiği, barındığı ve yaşadığı yer anlamında da kullanılır. Tarihî ve edebî kaynaklarda, insanlar için vatanın önemine, vatan sevgisi ve hasretine dair literatürde geniş yer verilmiştir. İnsanın kendisini güvende hissettiği; bayrağının altında yaşamaktan huzur duyduğu, mensubu olmaktan gurur duyduğu bir ülkesinin olması büyük nimettir. Cumhuriyet rejimlerinde egemenlik milletindir. Yani seçimler olur ve millet kendisini temsil edecek yöneticileri seçer. Teoride böyle olsa da hiçbir şeyin artık gizli kalmadığı dünyamızda hakikatin tam olarak böyle olmadığı gün gibi açıktır…
Milleti temsil etmek hatta millete hizmet etmek için kurulan siyasi partiler, ikna ettikleri kitlelerin oyu ile göreve gelirler. İkna etmek için milletin değerlerini argüman olarak kullanıp yüksek makamları elde ederler. Bu değerler arasında en önde gelen vatan sevgisidir. Bu vatan ki uğruna canlar verilmiş, yüzyıllar boyu hüküm sürülmüş, tarihini kültürünü yaşatmış bir coğrafya ise milletin hassasiyeti büyük olur. 
Vatan sevgisini öne çıkaran siyasilerin kendi duygularına tercüman olduğunu gören toplumları ikna etmek kolaydır. Ancak sorgulayan, araştıran, eleştirel bir bakışa sahip, etrafını iyi okuyan, dünyadaki gelişmeleri analiz eden seçmenler kuru hamasete aldanmazlar. Öncelikle kendisini temsil edeceğini düşündüğü siyasi düşüncenin güvenilir, ilkeli, tutarlı ve idealist bir çizgide olup olmadığına bakarlar. Bugün kara dediğine yarın ak diyen bir davranışın da elbette menfaatlenen taraftarları olur. Asıl olan belirleyici unsur, görevini en iyi yapanın vatanını en çok seven olduğu şuurunun galip gelmesidir.
Ülkenin refahını, itibarını artıran; adaletin hâkim olduğu, insanların kendisini özgür ve güvende hissettiği, eğitim sağlık ve güvenlik gibi temel konularda başarılı, yasalara uyulan dürüst bir yönetimi sağlayanlar vatansever yöneticilerdir. 
Siyasilerin kişisel zaaflarının etkili olduğu kararlardan daha tehlikelisi; ülkesine ve vatanına ihanet boyutunun olması, emperyalist güçlere boyun eğilmesidir…
Sufiler için; hakiki vatan ahiret yurdudur. Onlar; hayatın geçiciliğini vurgulayan, dünyayı bir garip veya yolcu gibi yaşamaya teşvik eden kadim medeniyetimize dayanarak ruhun bu dünyada gurbette bulunduğunu, asıl vatanının kopup geldiği ruhlar âlemi olduğunu düşünmüş ve bu vatana kavuşmanın özlemi içinde yaşamaya çalışanlardır.
Muhabbetle…