Evrenin kurulu nizamı muhteşem bir denge üzeredir. Örnek olarak güneş ışınlarının Dünya’mıza gelip ısıtmasını sağlayan sera tabakası yaklaşık 33 derecelik bir etki yapmaktadır. Dünya’mızı saran sera tabakası olmasaydı gezegenimizin ısısı, eksi 18 derece olacaktı. Bu mükemmel örtü sayesinde dünya ortalama ısısı, artı 15 derece dolayındadır. Ancak bu ısı özellikle son yıllarda artmaya başlamıştır. Bir derecelik bir artış bile dengenin bozulmasına ve küresel ısınmaya yani iklim değişikliğine neden olmuştur… İklim değişikliğinin sonuçlarından birisi de afetlerin artmasıdır. Özellikle taşkın ve kuraklık afetleri küresel ısınmanın sonucudur. Küresel ısınmayı körükleyen de fosil yakıtlar, ormansızlaşma ve çarpık kentleşmeye bağlı sorunlardır. Çaresi; yenilenebilir enerji kaynaklarını, ağaçlandırma çalışmalarını artırmak ve her alanda tasarrufu teşvik etmektir… Kuraklık afeti yavaş seyreden bir afet şekli olduğu için, uzun yılları kapsayan planlar ve eğitim çalışmaları, bilinçlendirme etkinlikleri önemlidir. Toptan bir halkın seferberliği ile tedbir alınabilir. Elbette devlet yöneticilerinin alacağı tedbirler de vardır ancak onun sürekliliği de toplumun takibine bağlıdır… Taşkın afeti ise ani ve şiddetli yağışlar ile kendisini her an, her mevsimde, her yerde gösterir duruma gelmiştir. Betonlaşmanın sonucu olarak çok kısa süreli yağışlar bile, tamamına yakını akışa dönüştüğü için taşkına sebep olmaktadır. Akışın yüksek kotlardan aşağı kotlara doğru aktığını düşünürsek, kıyıya yakın düşük kotlarda, denizlerin, derelerin kenarında ilk taşkın afetinin görülmesi doğaldır. Şehir taşkınları ise yağmur suyu kanallarının olmadığı veya verimli işletilemediği durumlarda olur. Aynı şekilde düşük kotlardaki şehir merkezlerinin taşkına maruz kalması beklenen sonuçtur. Öncelikle yağmur suyu kanallarının yapılması, yapılmış olanların periyodik temizliklerinin sağlanması ve kent merkezlerinde suyu tutacak yeşil alanların park ve bahçelerin artırılması şarttır. Her yağışta yerleşim yerlerinin sular altında kalmaması, altın değerindeki yağmur sularının boşa akmaması için yağmur suyu depolarının da yapılması gerekir. Nüfus arttıkça kişi başına düşen tatlı su miktarı azalırken, bir damlasını bile israf etmememiz gereken yağmur sularının biriktirilmesi hem zararının önlenmesine hem de kuraklık afetine bir çaredir. Bir de doğal derelerin yatağının değiştirilmesi veya üzerinin kapanması da velev ki çok az debisi olsa bile taşkına davettir.