İnsanoğlu hayatın anlamını kavrama yolculuğunda birçok tanrı edinmiştir. İnsan üstü bir varlığa inanç ihtiyacı, doğanın düzenini keşfettikçe artmıştır. Varoluşun gayesi, anlamı ve sonu; hiçlikle biten felsefenin de konusu olmuştur. İnanç nihayetinde insanların iç dünyasındaki bir durumdur, ispat ise gören için vardır… Evrendeki tarihsel gelişiminde insan doğa olaylarına karşı aczini gördüğünden; gök tanrısı, yer tanrısı, güneş tanrısı veya aşk tanrısı, nefret tanrısı, kaos tanrısı gibi sığınacağı sahte tanrılar bulmuştur. Çağımız modern dünyasında pek de farklı bir durum olduğunu söylemek güçtür. Paranın, makam ve mevkinin de birer sahte tanrı olduğunu bilmeyen yoktur. Gelip geçici olanın, her şeye kadir olmayanın, yeri geldiğinde mutlaka aciz kalanın, fani olanın hakiki Tanrı olması beklenemez… Bu manada güç aciz olana lazımdır. Aczi; zayıflığı ve eksikliği hatta kötülüğü sebebiyledir. Evrensel kuralların işlediği, insan hakları ve özgürlüklerin hâkim olduğu bir toplumda güce ihtiyaç yoktur. Nizam yerli yerindedir ve adalet vardır. Suç işlerse cezasını çeker, adalet olmaz ise ceza çekmemesi için bir otoritenin müdahalesine ihtiyaç duyulur. Güç burada sahte tanrıdır. Sahte tanrıların şemsiyesi altında kısa vadeli bir konfor olsa da menfaatler geçicidir… Ego dediğimiz nefs de bir sahte tanrıdır. Her emrini yerine getirenin, benliğini kaplayan kibrin insanı içten içe bitirdiği ehline malumdur. Kibre bağlı hırsın ve önüne çıkan engellere karşı nefretin; kinin bir zehir gibi kalbi sarmalaması kişiyi insanlıktan çıkarır. Öyle bir hal gelir ki insan evvelini unutup, güç zehirlenmesi ile tanrılık iddiasında bile bulunabilir… Acz, oysa kulluğun en üst derecesidir. Kulluk sadece Allah’a olursa acizlik kabul edilebilir. Yaratana kul olanın başka sahte tanrılara boyun eğmemesi, hiçbir güce itaat etmemesi, akıl ve bilim ile yol yürümesi beklenir. Kadim medeniyetimiz “Hakka isyanın olduğu yerde kula itaat olmaz” der. Ruhban sınıfını da reddeden medeniyetimiz, kimsenin kul ile Allah arasına girmesine müsaade etmez... Cehalet; dinden geçinen, toplumun kutsallarını sömüren bir yapıya imkân sağlar. Kendilerini kurtarıcı gibi gösteren din bezirganlarının tüm sahte tanrılar gibi yalan olduğunu tarih bize göstermiştir ve gösterecektir… Selam olsun sahte tanrılara boyun eğmeyenlere…