Biz Türk insanının genlerinde, gelenek ve göreneklerinde yer aldığı üzere darda kalanlara yardım etmek, fazla olanı paylaşmak gibi bir özelliğimiz var. Buna en iyi örnekte özelliklede yaşadığımız bu Ramazan ayıdır. Bu ayın dini açıdan taşıdığı önemin yanı sıra sosyal açıdan da dayanışmanın ve yardımlaşmanın en üst seviyede artarak devam ettiği, darda kalanların daha fazla gözetildiği, ihtiyacı olanlara çare olunduğu, düşenlerin elinden tutulduğu özel bir aydır.
Bu ayda maddi ve manevi güzelliklerin bir arada yaşanıp, insanlar arasında daha iyi manevi bir bağ kurulmasına yardımcı olunmakta olup, bu ayda yapılan yardımlar ile Ramazan ayının bereketi ve insanlar arasındaki ilişkileri artarak ayrıcalıklı bir durum halini almaktadır. Tabi bu ayrıcalıklı durumu kullanırken öncelikle yakın çevremizden başlayarak çemberi yavaş yavaş genişleterek adil ve vicdana yakışır şekilde imkanlar ölçüsünde yardımlarımızı yapmalıyız.
Tabii bu konuda özellikle dikkat edilmesi gereken ise gösterişten uzak ve insanları rencide etmeden gereğini yapmaktır. Yani usul bakımından bir elin verdiğini diğer ele göstermeden uygulayıp yapabilmektir.
Bazen görüyoruz, sivil toplum kuruluşları, dernek veya siyasi parti temsilcilikleri ramazana özel gıda paketleri dağıtmaktalar, dağıtılan paketlerin üzerlerinde yardımın amacından çok boy boy kendi reklamları ve ibareleri yer almakta, yardımlar dağıtılırken, kalabalık gruplar halinde hareket edilmekte, fotoğraflar çekilmekte veya sosyal medya ağlarında paylaşılarak bilmeden de olsa insanlar teşhir edilmektedir…
Ne yazık ki içler acısı bir diğer hususta yardımlar dağıtılırken üye olan olmayan, taraf olan olmayan, yandaş olan olmayan diye ayırdım yapılmakta…
Bu tür karışıklıklara mahal vermemek için çok iyi koordine olunmalı ve gerçek ihtiyaç sahiplerine direkt ulaşılmalıdır. Bunun için kullanılabilecek en iyi kaynak ve rehberler mahalle muhtarlıklarıdır.
Yardım denilince aklımıza sadece gelenek haline gelmiş ramazanda dağıtılan gıda koli ve paketleri gelmemelidir.
Bunlara örnekler vermek gerekirse;
Elektrik faturalarını ödeyemeyenler,
Su faturalarını ödemeyenler,
Bakkal ve marketlerin veresiye defterleri,
Çocuklarına kıyafet alamayanlar,
Evinde eşyası eksik olanlar,
Kirasını ödeyemeyenler,
Yetim ve garibanlar,
Okumak istediği halde maddi olanaksızlıktan dolayı okuyamayanlar veya zorluk çekenler,
Özelliklede zamanla yarışan hayati tehlikesi olan Alanyamızın güzel kızı SMA hastası Ela bebek gelmelidir.
Bir diğer konuna ramazan ayında verilen bazı iftar davetlerinde yapılan gösteriş ve israflar gerçekten insanları çok üzmekte. Burada asıl amacın birliği ve beraberliği sağlamak olanı paylaşmak yada ihtiyaç sahiplerinin karnını doyurmak olması gerekirken birçok yerde amaç ve maneviyatını kaybederek şov ve reklama dönüşmektedir. Bu konuda daha dikkatli olmakta fayda vardır.
Hayırlı Ramazanlar dileklerimizle, Sağlıcakla kalın…