Yalan dünya dedik, türkülerimize şarkılarımıza konu ettik. Olmadık bir olumsuzluk karşısında yalan dünyanın faniliği ile birbirimizi teskin ettik. İşin buralara kadar geleceğini belki de hiç düşünmedik.
Algı dünyasını iliklerimize kadar yaşadığımız bir çağdayız…
Suçluyu kahraman gibi gösteren kötü niyetli bir algı ordusu, hakikatte dürüst olan bir insanı vatan haini veya sahtekâr bir dolandırıcı gibi gösterebiliyor. Medya okuryazarlığı olmayan, hatta olayları değerlendirecek kadar bir bilgi eğitimi de olmayan toplulukları yönlendirmek artık çok kolay...
Sanal bir alemde olduğu şuuruna erenler, mal da yalan mülkte yalan var biraz da sen oyalan demişler. Bu olgunluğu herkesten beklemek durumunda değiliz. Ancak en azından başkasının hakkına girmeden yaşamak erdemini gösterme gayretinde olmalıyız…
Kendi iç olgunluğunu gerçekleştirmiş insanların bir değer yargısı olur, alın teriyle emeğiyle bilgisiyle kazanır. Böyle olunca da haksız kazancın, dalaverenin peşinde olmaz. Karakteri olgunlaşmamış sanal bir alemde mutluluk arayanları tuzağa düşürmek zaaflarından dolayı kolaydır…
Metaverse yalanları bu tür bir aldatmacanın zirvesidir. Dijital köleliğe gidişteki yolların köşe taşları birer birer döşenirken yine savunmasız kalan bir toplum olduk. Teknoloji diye yutturulan bu yalanın insanlığa hiçbir faydası olmadığı, bir katma değer üretmediği, çağımızın sorunlarına bir çözüm getirmediği açıktır…
İnsanlığın içinde bulunduğu manevi buhran boyutu bir yana birçok maddi sorunlar ile yüz yüzeyiz…
İklim değişikliği bağlantılı olması muhtemel su ve gıda güvenliği gibi sorunlar yakın gelecekte çok daha derin boyutta karşımıza çıkacak. Bu bilimsel gerçekler ile yüzleşip tedbir almak hatta yaşam tarzımızı değiştirmek varken, unutturmanın ve insanlığı sanal gerçeklik yalanı ile aldatmanın eşiğindeyiz…
Küresel ölçekte geçerli olan sömürü düzeninin, aldatmacanın yerel anlamda uygulandığını görmek de mümkün. Oyalama ve algı yönetimi ile zulmün nirvanasına doğru giden bir süreçteyiz. Ulus devletlerin de milletlerinin vergileriyle, kaynaklarıyla zenginleşen küresel piyonlar ile aynı sistemi uyguladığı ehline malumdur. Yine arifler “Nasıl iseniz öyle idare olunursunuz” kutlu sözüne vakıftır…
Ne yapmalıyız?
Daha çok okumalı araştırmalı, önyargısız karşı tarafı dinlemeli, empati yapmalı, hamaset yapan ile gerçek vatanseveri ayırt edebilmeli, aklımızı kiraya vermemeli, bir kere de sağlıklı düşünmeyi denemeliyiz.
Muhabbetle…