Hava sıcaklıklarının artması yaz aylarında olağan bir durumdur. Uzun yıllar ortalamasına göre daha yüksek sıcaklıklar olduğunda kuraklık oluyor. Kuraklığın derecesi şiddetine, süresine ve frekansına göre değişir. Meteorolojik kuraklık; yağışların azlığı, sıcaklıkların ve dolayısıyla buharlaşmanın da artmasıyla artar. Hissedilen sıcaklık nem miktarı ile mekanların durumuna göre değişir. Asfalt, beton ve yüksek katlı binaların bol, yeşil alanın az olduğu mekanların sekiz dereceye kadar daha fazla kuraklığa etkisi vardır. Şehirlerin imar planları yapılınca dikkat edilmesi; ranta kurban edilmemesi gereken park alanları, yeşil alanlar kuraklıkla mücadelede önemli bir kentleşme ölçüsüdür. Belediyelerin kamunun menfaati ve geleceği için yeşil alan oranı hakkında asla taviz vermemesi, halkın da bu konunun takipçisi olması gerekir.
Meteorolojik kuraklık devamında hidrolojik kuraklığa yol açabilir. Hidrolojik çevrim içinde bulunan, akarsuların, göllerin ve yeraltı sularının seviyelerinin düşmesi tehlike çanlarının çalması demektir. Kısa vadeli menfaatler için, bölgesine uygun olmayan, düzensiz, plansız tarım ürünlerinin yetiştirilmesi de yangına körükle gitmektir. Ulusal tarım politikalarının, bölgesel olarak kuraklığa göre planlanması merkezi yönetimin görevi ise de uygulamada yerel halkın bilinçlenmesi daha etkilidir. Rezervuar alanlarının artırılması, akarsuların ıslah edilmesi, akarsulara, alıcı ortamlara atıksu girişlerinin engellenmesi de merkezi ve yerel yönetimle birlikte koordineli olarak uygulanmalıdır. Yağmur sularının değerlendirilmesi kurak günler için elzemdir. Toplu konutlarda yağmursuyu depoları ve drenaj sistemlerinin zorunlu yapılması, geri dönüşüm sistemlerinin büyük işletmelerde zorunlu hale getirilmesi önemli bir tedbirdir. Halkın tasarrufa yönlendirilmesi seferberlik halinde yediden yetmişe olmalıdır. Yöneticilerin halka güven veren, sözüne itibar edilen kişilerden olması, israfa karşı mücadelede örnek olmaları ile anlam kazanır. Samimiyetsiz davranışların, algı ve reklam amaçlı etkinliklerin kimseye bir faydası yoktur.
Kuraklığın tarımsal ürünlerin ihtiyacı olan suyun karşılanmamasına kadar ulaşması, gıda güvenliğini de tehdit eder. Dünyanın küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği ile mücadelesi maalesef istenilen seviyede değildir. Ülkemizin de tüm iklim senaryolarında öngörüldüğü gibi, özellikle Akdeniz bölgesinde kuraklık ile yüzleşmesinin gerekliliği aşikardır. Toplumsal bilincin ancak sorumlu yöneticilerin samimi kararları ile yükseltilmesi mümkündür.
Yapılan kuraklık planlarının bir an evvel uygulamaya geçirilmesi hayati derecede önem kazanmıştır. Yarın çok geç olabilir!