“Benden hidâyet isteyin, doğru yola sevk olunmayı isteyin, doğruyu bulmayı isteyin, doğruyu işlemeyi isteyin; ben size hidayet vereyim, size doğruyu göstereyim." diyor Yüce Yaratan...
Hidayet bir Müslüman için ne vakit ihtiyaç olur, sırat-ı müstakim’den ayrıldığında yanlış işlerin ardına düştüğünde, Allah’ın sevmediği fiilleri işlediğinde, anlayış ve kavrayışı daralıp işin özünü, hakikatin künhünü kavrayamadığında hidayet imdada yetişir. Peki bir Müslüman kötü işleri yapabilir mi?..
“Yapabilir. Çünkü insanoğlunun yapısında, kafasında, gönlünde her şeyi yapabilecek bir yapı vardır. Hem Müslümandır, bir taraftan kendisini frenleyemezse haram lokmayı yer. Hem Müslümandır, bir taraftan kendisini zorlamazsa ibadetlerde gevşeklik yapabilir. Hem Müslümandır, hem de Müslümanlığın icaplarını yerine getirmeyebilir. Üşenir, çekinir, utanır... Çeşitli duygular var...”
Allah her mahlûkuna bir hakikat aşkı, onu arama şevki ve iştiyakı vermiştir. Evet, ancak kime isterse ona hidayet eder ama esasında kulu matlub hale dönüştürecek meziyeti de yine kendi ikramının bir eseri olarak kullarına vermiştir. Buna rağmen kul yine de hidayeti isteyecek marifeti gösteremiyorsa kendi hilkatini de bozmuş sayılır ve hakikati isteyememek de ona bir ceza gibi müptela olur.
“O İbrahim ki gayret ve fedakârlıklarıyla Halîlullâh (Allah’ın has dostu) sıfatını kazanmıştı. İçinde yaşadığı topluma inancı uğruna tek başına karşı çıkma cesaret ve kahramanlığını göstermişti. Muhitinin put edindiği tüm batılları reddetmiş, aklıselim ve fıtrat-ı müstakîmi ile mâbûd-ı hakîkîye ermişti.”
Bu istemek, iştiyak meselesi hayli mühimdir inancımızda, bir çeşit niyettir esasında. İsteyen niyet etmiş de sayılır, istemeyen de niyetten uzaktır. İsteyen candan isterse, samîmî olarak isterse, Allah herkese hakikati gösterir ve buldurur. Çinliye de gösterir, Avrupalıya da gösterir, Hintliye de gösterir. Bu, yani hidayeti istemek, hakikate ulaşmayı dilemek Hakk’ın sadece Müslüman kullarına değil bütün kullarına bir emridir. Hangi inanca mensup olursa olsun kim hakikati arıyorsa o bu emre itaatinin bir mükâfatı olarak hidayete erişir, “Benden hidayet isteyiniz, isterseniz veririm." diye de bildiriyor.
“Bir Hintli, bir Çinli, bir Avrupalı, bir başka insan, bir gayrimüslim Allah'tan samimiyetle hidayeti isterse; ‘Yâ Rabbi, benim inancım doğru mu, yanlış mı bilmiyorum. Bunu bana göster, beni doğru yola sevk et!’ derse, demek ki hidayet verecek. Âlemlerin Rabbi ona da doğruyu gösterecek.”
Kimler Hidayete Eremez?
Hidayet üzere bulunmak, istikamet ehli olmak, müstakim olmak Allah’ın bir ikramıdır ve O’ndan talep edilir. Ancak bir de hidayetin dışında kalanlar vardır ve her Müslüman onlardan olmamayı diler Allah’tan, hidayet dışı olanlar diye adlandırılır bu kitle. Kimdir bunlar?
“Nedir bu gazap edilmişlerin yolu? Araştırdın mı, inceledin mi, düşündün mü? İngiliz’den, Amerikan'dan, Fransız'dan, bir gayr-i müslimden farkın var mı? Çinli'den, Japon'dan farkın var mı?!..
Allah kimlere nasib etmez? Üç zümreye Allah hidayeti vermez. Allah zalimlere hidayet vermez. Zâlim olmayacak insan, başkasına zulmetmeyecek. Zâlim sıfatını edinmeyecek, zâlimler zümresinden olmayacak. Zâlimlere hidayet etmez.
Allah fâsıklara da hidayet etmez. Fâsık ne demek? Allah'ın emrini dinlemeyip raydan çıkan, günahı ısrarla işleyen insan demek... Ha, bir insan günah işlemeye başladı mı, ‘Nereye gidersen git bakalım!’ diye Allah onun ipini salıverir. Ona da hidayet etmez.
Allah kâfirlere de hidayet etmez. Kâfir oldu mu hidâyet etmez, fâsık olunca hidayet etmez, zâlim olunca hidayet etmez.”
Sırat-ı müstakime yalnız Allah’ın sevdikleri ve ihsan ettikleri girecek ve sakınılması gereken zümre de bunların zıddı olanlardır. İşte bu sevilmeyenlerin en başında zalimler gelir. Bu nedenle zâlim de olmamaya dikkat etmeliyiz. İnsan kime karşı zalim olabilir? Yanında çalıştırdığı insanlara zalim olabilir. Amir olduğu işçisine, memuruna zalim olabilir. Yönetimi altında bulunan teb'asına hükümdar zalim olabilir, bakan zalim olabilir, vali zalim olabilir. Emniyet müdürü zalim olabilir. Okul müdürü talebesine zalim olabilir. Öğretmen öğrencisine haksız yere kırık not verir, zalim olabilir...
“Her salâhiyet sahibi, selâhiyetini baskıda kullanırsa, haksızlıkta kullanırsa, zalim olur...
Mehmet Dikici