Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk Onuncu Yıl Nutkunda “Millî kültürümüzü, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız” der.
Muasır medeniyetin üzeri çağın kültürünün ideal olmadığına işarettir. Kızıl elma, daima ulaşılması gereken hedeftir. Kadim medeniyetimiz asırlar öncesinden dünyaya ışık olmuş, ilim kültür ve teknikte batısından doğusuna insanlığa yol göstermiştir. Ancak toplumları ayakta tutan ahlaki değerlerin yozlaşması ve devamında bilimde gelişmiş ülkelerin gerisinde kalınması ile Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Küllerinden doğan Cumhuriyetimizin köklerinde bir üstün medeniyet vardır. Sorun atalarının emanetine sahip çıkamayanlardadır...
Çağdaşlığın kültür göstergesi; düşünen, sorgulayan, hayata katkısı olan, insanların iç huzurunu destekleyen, sanat faaliyetlerine katılan, yönetimlere kayıtsız kalmayıp eleştiren bir toplum olmaktır. Çağdaşlaşmak modernizmin dayatmasına boyun eğmeyip kendi kültürüne sahip çıkmak, diğer kültürlere de öncü olmaktır. Şekilde, ritüelde kalmayıp, sağlıklı düşünmektir. Yaşam tarzı ile kılık kıyafet ile mahdut bir çağdaşlaşmanın götüreceği yer sınırlıdır…
Çağımız evrensel değerlerinin dahi rafa kalktığı bir buhranı yaşarken, çare insani değerlerin yaşatılmasıdır. Gücü elinde tutanın haklı olduğu, azınlık bir dini, etnik grubun dünyaya meydan okuduğu günümüzde, çağdaş uygarlık seviyesini yakalamak değil üzerine çıkmaktır hedef…
Çağdaş sayılan ülkelerin toplumlarını bu noktada devletlerinden ayrı değerlendirmek isabetli olur. Bir şekilde küresel sistemin kölesi olmuş yönetimlerin; halklarını tam anlamıyla temsil ettiğini söyleyemeyiz. Toplumların vicdanları yönetimlerini zorlar ise, demokratik talepleri karşılık bulur ise çağdaşlaşmadan bir nebze bahsedebiliriz. Aksi halde; duyarsız kalmak, hayatın dışına itilmektir, çağın gerisine düşmektir…
Çağdaş ülkeleri sadece batı ile sınırlamak doğru değildir. Batıda sorunların çözümünde rasyonellik, matematik hâkim iken, aynı çağda yaşadığımız uzak doğuda onurunu korumak için intihar eden bir kültür hakimdir. Bu noktada her şeyi materyalist bir denklem gibi gören batı ile en ufak bir başarısızlıkta canını feda eden uzak doğu kültürü arasında bir dengedir bizim medeniyetimiz. Her insan bir alemdir, bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş gibi sayılır. Kapitali öne alan batı, toplumu öne alan uzak doğu ve devleti öne alan totaliter rejimler arasında insanı önceleyen bir medeniyettir bizim kültürümüz. Çağdaş uygarlığın üzeri özümüzdür, çare öze, insanın iç alemine dönmektir…
Muhabbetle…