Hiç şüphesiz ki eğitim, her sektörde olduğu gibi turizmde de şart olan en temel unsurların başında gelir. Eğitilmemiş ve kendini geliştirememiş her personel aslında sadece kendine ve çalıştığı işletmeye değil genel olarak turizm sektörüne de zarar vermektedir. Turizmde cehaletin ve eğitimsizliğin yeri asla yoktur. Kişi yeter ki ileri görüşlü, yetiştirilmek ve eğitilmek istesin!
Alaylı olmakla okullu olmayı birbirine iyi harmanlamış turizm çalışanları, işletmeyi her zaman bir adım öne taşır. Bunu söylerken sadece alaylı olmak bir artı olmadığı gibi sadece okullu olmak da bir artı değildir. Turizm işletmelerinde çalışan personellerin mesleki eğitim almış kişilerden oluşmasının şart olduğunu ve bununla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasının gerekliliğini her zaman savunmuşumdur. Eğitimden kastımın sadece diploma sahibi olmadığını belirtmek ister; çok vizyon sahibi ve profesyonel alaylı çalışanlarımızın da olduğunu göz ardı etmediğimi bilmenizi isterim. Eğitim alıp kendini geliştirmek isteyen kişilerin başvurabileceği birçok kurum ve kuruluşların olduğunu sanırım söylememe gerek yok fakat yine de hatırlatmak isterim ki bunlar;
*Turizm ve otelcilik meslek liseleri ve üniversitelerin turizm bölümleri,
*Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlemiş olduğu yaygın mesleki turizm eğitimi programları,
*Çıraklık, kalfalık ve ustalık eğitim merkezleri,
*Halk eğitim merkezleri ve çeşitli özel mesleki eğitim ve yabancı dil kursları…
Turizm okullarındaki öğrencilere verilen mesleki bilgi ve becerinin yanı sıra; sevgi, saygı, güler yüz, hoşgörü, dürüstlük ve samimiyet gibi önemli insani değerleri içinde barındıran davranış bilimlerini de kazandırmalıyız ki etkili ve kaliteli bir hizmet sunabilelim. Hizmet ettiğimiz kişilere müşteri gözüyle bakmamayı öğrenmeli ve onların bizim için çok değerli misafirler olduğunun bilincini öğrencilerimize ve çalışanlarımıza öğretmeliyiz. Misafirlerimize karşı eşit, dengeli ve seviyeli bir hizmet vermenin önemini ve terbiyesini onlara mutlaka aşılamalıyız.
Teorikte öğrenilen bilgiler ve pratikte edinilen tecrübeler doğrultusunda, yapılacak işlerin sistemli bir şekilde devam etmesini istiyorsak istikrarımızı bozmadan düzgün çalışmak aslında bu sektörün püf noktasıdır. Örnek vermek gerekirse; otel işletmesindeki bir kat görevlisi arkadaşımızın odayı temizleme süresi, temizlik sırası, malzeme arabasının düzeni ve kullanacağı bütün temizlik malzemeleri hakkında bilgi sahibi olması gerekliliği kişinin el becerisi ve eğitimiyle birleştirilerek iyi bir iş ortaya koymasını sağlamaktadır.
Turizm insancıl özelliği olan bir hizmet sektörü olduğu için özellikle iletişimin temeli olan göz teması, dinleme, anlama ve konuşma yeteneklerimizin en üst seviyede olması gerekmektedir. Turizm çalışanlarının öncelikle kendi öz dilini ve bunun yanında en az iki yabancı dili anlaşılır ve net bir şekilde konuşması ve öğrenmesi olmazsa olmazımızdır. Şayet bilmiyorsa personeller bu konuda yönlendirilmeli ve takip edilmelidir. Hatta işletmeler personellerinin yabancı dil eğitimi konusunda bütçe ayırmalı ve onları desteklemelidir. Her otel işletmesinin isteği; işletmeye değer katan, çözüm odaklı, iletişimi güçlü, dış görünüşüne önem veren, kendini geliştirmiş ve hali hazırda gelişmeye açık olan kişileri bulmak, bünyesinde çalıştırmak ve barındırmak maça 1-0 önde başlamak değil midir?
Ekonomik kalkınma için turizmin önemini ve yerini hepimiz gayet iyi biliyoruz. Alanya bölgesindeki gelir kaynağının büyük bir kısmının turizmden sağlandığı düşünüldüğünde, her geçen gün giderek çoğalan turizm yatırımlarıyla turizm gelişmekte ve istihdam olanaklarımız da artmaktadır. Ancak bu gelişmelerle birlikte işletmelerde çalışacak nitelikli ve kalifiye personellerin nasıl yetiştirilecekleri ve elde tutulacakları dikkate alınmalıdır.
Meslek lisesi mezunu olan genç, hevesli turizmci adaylarımız maalesef bekledikleri desteği göremedikleri için ve işletmeler de onlara gerekli imkanları sunamadıkları için turizmdeki iş hayatından soğuyarak, eğitim aldıkları alan dışında çalışmakta ve turizme daha başlamadan veda etmektedir. Bu da bizim için büyük bir kayıp demektir. Maalesef bizzat bu duruma birçok kez üzülerek şahit olmuşumdur. Bu öğrencileri kaybetmemek adına mezuniyetleri sonrasında istihdamlarının sağlanması ve desteklenmesi dikkat edeceğimiz en önemli husustur. Ayrıca işletmeler de çalışanlarını eğitime özendirmeli ve teşvik etmelidir. Hatta otel yöneticileri tarafından eksik görülen konular belirlenip işletme içi eğitimler düzenlenmeli ve bu eğitim açığının kapanması için bütün personeller bilinçlendirilmelidir.
Sonuç olarak eğer bir başarı elde edilmişse, en alt kademe çalışanından en üst kademe yöneticisine kadar herkesin çabasını ve otele katkısını göz ardı etmemeliyiz. Sadece çalışanların değil, halkın da turizm konusunda bilinçli ve eğitimli olması gerektiğini belirterek, bu konularla ilgili daha birçok sorunun dile getirilmesi gerektiğinin farkındalığıyla sonlandırmak istemediğim yazımı burada noktalayarak sevgi ve saygılarımı sunuyorum.