Son yıllarda dünyada yaşanan olağanüstü gelişmelerin yanı sıra ülkemizde gelişen felaketler silsilesi yaşam biçiminden ekonomiye kadar birçok konuyu derinden etkiledi. Bu etkilemeler olayların sona ermesi ile de maalesef bitmeyip kartopu misali her geçen gün büyümekte.  
Türkiye'nin ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak için kurulan ‘Devlet Planlama Teşkilatı’ diğer adıyla DPT kapatıldığı gün belki de işler tersine dönmeye başladı. DPT’nin 2011’de fesih edilmesinin ardından bir süre daha iyi giden mali tablo darmadağın oldu, IMF borcu bitmesine bitti de insan keşke bitmeseydi diyesi geliyor. 2011’de 185 milyar dolar olan dış borç stoku şuan 500 milyar doların üzerinde. Türkiye 1961'den 2013'e kadarki süreçte, IMF'den toplam 50 milyar doların üzerinde kaynak kullanmış 2013’te 23 milyar dolar ödeyerek hesabı kapatmış üstede 5 milyar dolar borç aktarmıştı. Gelinen noktada “Türkiye Brüt Dış Borç Stoku”, 31 Mart 2024 tarihi itibarıyla 506,8 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı ise yüzde 43,8 olmuştur. Aynı tarihte, “Türkiye Net Dış Borç Stoku” ise 283,9 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 24,5 olmuştur.
Borç başını almış gidiyor, tasarrufun adı var kendi mevta. Sadece alt ve orta gelir grubu tasarrufu uyguluyor o da yokluktan. Hükümette üst gelir grubu da tasarruftan bi haber. Konvoyların ucu bucağı görünmez, uçaklar peş peşe kalkıyor. Halk kuru soğan ekmeğe muhtaç hale geldi. 
Elektriğe yüzde 38 zam, akaryakıt 2023 genel seçimi öncesinde 20 liralardayken seçimden sonra 35 lira bandına ulaştı. Asgari ücretli çift mesai ile ancak karnı doyurur halde. Piyasada nakit krizi arşa çıktı, parası olan yatırdı faize. Olmayan krediye sarıldı, kara listede olan tefeciye boyun eğmek durumunda kalır. Ulaşıma zam, gıdaya zam, zam da zam. Devlet vatandaştan hevesli zam yapmaya. Binlerce yıl önce inşa dilen tarihi yapılara ören yerlerine giriş ücreti yapım maliyeti kılıçla ödendiği halde sanki bugün inşa edilmiş gibi rutine bağlanmış. Her şeye zam gelirde suya gelmez mi ona da geliyor. Su dağdan çıksa da bunun terfi istasyonu aktarım için elektrik, mazot, jeneratör, su pompası, arıtma istasyonu yapım ve bakımı derken üst üste binen gider kalemleri zammı zorunlu hale getirmiştir. Tıpkı akaryakıta, elektriğe, ekmeğe, yumurtaya zam yapılmak zorunda olunduğu gibi. 
Pardon müze ve kale giriş ücretlerine de. 
Velhasıl her şeyde olduğu gibi Alanya ve Antalya’da zamdan bu defada su ile etkilendi. Elbette yüzde 446 zam az değil, dar gelir gurubu için acı adeta bu sıcaktan duş almayın dedirten cinsten ama bu zamlar bugün başlamadı. Diğer zamlara ses edemeyenler bugün ki zamma da ses etmemeli. Zammı kimse savunmaz ama adaletli olmayı herkes savunmak zorunda. Suya laf eden, elektriğe, akaryakıta, yüksek faize, gıda zammına, köprü geçiş ücretlerine, geçiş ve uçuş garantili projelere de laf diyebilmeliydi. 
 ‘Lafın tamamı aptala anlatılır’ siz anladınız mevzuyu Velhasıl .