Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönüşe başlaması bir yandan halkı ve siyasilerin kahir ekseriyetini mutlu ederken diğer yandan bazı iş kollarında aksama olacağı kaygısı oluştu.
Kaygılar genelde inşaat, tarım ve hayvancılık ile bağlantılı iş kolları için geçerli. Haldeki işçiler, seralardaki işçilerin gidecek olması endişe edilecek bir durum mu diye düşünmek lazım. Bu denli çok mülteci olmadığı dönemde de sektörlerde işler yürüyordu. Zamanla işveren için mülteciler önce ucuz işgücü kaynağı olunca iç piyasada işsizlik haliyle arttı. Üniversite öğrencilerinin işsizlik rakamları arasında olmaması TUİK’in menfaatine bir durum. Ancak bun rağmen 11 milyon dolayında işsiz ya da kayıt dışı çalışan var. Mülteciler dönüş yapınca oluşacak işçi açığı işverenin adil ücret politikası ve devletin bu açığı kapatmak için işçi alımı yapanlara sağlayacağı vergi kolaylığı ile absorbe edilebilir.
Alanya’da da hal başta olmak üzere tarım alanlarında ve inşaatlarda çok sayıda Suriye vatandaşı çalışıyordu. Bunların taamı olmasa da önemli kısmının dönüşünün kısa süre içinde tamamlayacağını düşünüyorum. Bu dönüşlerin ardından geçmişte olduğu gibi yerli vatandaşlar bu işlere rızkını çıkarmak için sarılmalı. İşverende bu işgücünü karın tokluğuna çalıştırmamalı ki. Tarafların memnun olması ile hem işsizlik düşer hem birbirini tanıyan aynı dili konuşan tabiri caizse ‘huyu suyu bilinen’ insanların iş ortamı oluşur. Geri dönüş dalgası ile bazı mülteciler işverenlerine adeta beddua ettiği paylaşımlar görüldü ‘ücret politikası’ nedeniyle. Zor zamanında biri iş verdi öteki işçilik yaptı iyi kötü anlaştılar ama daha iyi imkan bulunca gözünün yaşına bakmıyor kimse kimsenin. İyi kötü nazını çeker kendi milletinin insanı.
Özel meziyetini olmadığı halde ‘üniversite okudum ben memur olacağım’ denirse daha çok işsiz kalınır. Çok iyi üniversitelerde eğitim görüp başarılı olanı zaten özel sektör ayakta kapıyor. Ama sırf üniversite okumuş olmak için okuyanlar şapkasını önüne koyup düşünmezse daha çok işsizler ordumuz olur.