Sahtecilik yapan kimseye sahtekâr denir. Sahteliğin her türü samimiyete yapılan bir darbedir. Samimiyet ise bir insani özelliktir. İnsanlığımızın ölçüsü samimiyet derecemize göredir. Çocukların içtenliği henüz kirlenmemiş samimi duyguları her toplum ve kültür için aynıdır. Zamanla kirlenir, etrafına ayak uydurur. Bu noktada samimiyetini koruyan içindeki çocuğu öldürmeyenler sahtekarlık yapamaz. İnsanlığını yitirmemiştir. Zorlu bir süreçtir insan kalabilmek, sonunda huzur vardır, gönül rahatlığı vardır…

Müşterisini aldatan esnafın, hileli mal satan tüccarın sahtekarlığı bilinse de asıl sosyal hayatta sözünde durmayan karşısındakini aldatmaya çalışan sahtekâr en kötüsüdür. İyi gibi görünen, konuşunca kutsalları öne çıkaran, hamaset yapan sahtekârlar toplumu ifsat eden en tehlikeli bozgunculardır. Kutsal kitabımızda bu tiplere “Biz ıslah edicileriz dedikleri ama asıl bozguncuların onlar oldukları” söylenir. Tüm dinlerde insanları aldatmamaktan, doğruluk ve adaletten bahsedilir…

Sahtekarlık akıllıca bir iş değildir. Kısa vadede kazanılan menfaat olsa da orta ve uzun vadede zararlıdır. On liralık bir malı, kırk liraya satan o gün kazançlı gibi görünse de müşteri aldatıldığını anladığında etrafına söyler kendisi gelmediği gibi başkasını da engeller. Bu işin görünen yönüdür bir de başka kültürlerde olmayan “bereket” sözü vardır bizim medeniyetimizde. Bu kazancın bereketi olmaz yani olmadık yerden o haksız kazanç fazlasıyla çıkar…

Çağımız algı ve reklam çağı da sahtekarlık üzerine kurulmuştur. Hiç hak etmediği şan ve şerefi sahtekarlık yoluyla elde edenin de bir gün zillete düşeceği muhakkaktır. Samimiyet ile elde edilen itibarın kalıcı olması diğer taraftan algının geçici olması ibretliktir. Yunus’umuz asırlar öncesinden gönlünden geçenleri samimiyetle mısraya dökmüş, nesilden nesile aktarılmış dizeleri yüreğimizi ferahlandırmıştır. Yaptığı iyilikleri gizlemeye çalışmış, kendisini hep hor görmüş, aczini beyan etmiş ancak yücelmiştir, sırrı ise ehline malum bir samimiyettir. 

Tarih sahnesinden nice güç sahipleri, laf cambazları, firavunlar, Karunlar gelip geçmiştir ancak bugün hiçbirinin esamesi dahi okunmamaktadır. Karun’un hazinesi o kadar çoktur ki, anahtarlarını taşıyan sayısız köleleri vardır. Yalan dünyanın saltanatı geçicidir ve sonunda hesap vardır…

Sahtekarlığı öven, alkışlayan da onu yapmış gibidir. Zira zalimleri zalim yapan dalkavuklardır. Prim yapmayan; yandaş bulamayan sahtekarlık devam etmez, edemez…

Muhabbetle…