Futbolu takip edenler iyi bilir ki, dünyanın her yerinde hakem hataları tartışılır ve saha içinde kalarak kısa sürede konu kapatılır. Türkiye'de ise her mağlup olan takım için günah keçisi haline gelir. Bir taç atışındaki yanlış kararın günler boyu konuşulduğu tek ülke Türkiye'dir. Durum böyle iken Merkez Hakem Kurulu (MHK) başkanının değişmesi bir şey ifade etmiyor. Bu sistem Kuddusi Müftüoğlu gibi adaletten şaşmayan birisini yemedi mi? O yüzden değişmesi gerekenler MHK başkanları değildir.

Pekâlâ, kimler değişmeli bir bakalım; temizliğe, büyütülmüş takım başkanları ve yöneticilerinden başlanmalı. Eskiden sadece onlar bağırırdı ama şimdi diğer takımların başkanları da her puan kaybedişinde hakeme saldırı yapıyor. "Şu hakem bize verilmesin, bu hakemi isteriz" diyerek maç oynanmadan başlıyorlar hakemlere sallamaya. Taraftar baskısından kurtulmak isteyen her başkanın hedefi hakemler olmaya başladı. Buna bazı teknik direktörler de katılınca her maç sonunda futbol değil, hakemler konuşulur oluyor. Taraftar eleştiri yaparsa etki alanı kısıtlıdır, ama sorumlu kişiler yaparsa işte orada sorun vardır. Hepimiz biliyoruz ki, bu büyük camiaların şimdi tek derdi 'VAR' sistemidir. Eskiden bu baskılardan dolayı Anadolu takımları ezilirken, VAR kısmen adaleti sağladığı için kalkmasını istiyorlar ama söyleyemiyorlar. En kolay neyse oradan devam ediyorlar. Hakemler formsuz olabilir ama her yenilgi sonrası düdük astırmalar, ceza almalarını istemek, MHK başkanının istifasını istemek ne kadar doğrudur?

İkinci temizlik de, ulusal kanallarda maaş karşılığı çalışan eski hakemler ve tetikçi yorumcularda yapılması gerekir. Bunların her söylediği sözler sosyal medyada ve yazılı medyada haber konusu olduğu için sorumluluk taşımadan kargaşa üretiyorlar. Daha MHK başkanı koltuğuna oturmadan başlıyorlar salvolara. Seyredilmek ve okunmak uğruna bin bir türlü rezalet işleri bunlar yapmıyor mu? Bunların Anadolu takımları umurunda değil. Büyük çoğunluğu linç korkusundan yorumlarını değiştiriyor. Adaletten bahsederler ama sadece taraftarı çok olanlara yorumları şekillendirirler. Şimdi bunlar düzene girmeden, bu tetikçileri temizlemeden MHK başkanı değişse ne yazar Allah aşkına!

Üçüncü temizliğin ise sosyal medyada olması gerekir. Özellikle bu adı büyük denilen takım taraftarları bu mecralarda inanılmaz işler yapıyor. İnsanlara çok ağır küfürler ediyorlar. Mesela bir büyük takımın maçını yönetecek hakem açıklanıyor. Adam daha maça çıkmadan dut ağacı gibi silkeliyorlar. Hakemi maç gününe kadar bitiriyorlar ve sonra da o hakemden iyi performans bekliyorlar. Hafta boyu hakemin giydiği çoraba kadar konuşulduğu bir ortamda hakemin etkilenmemesi mümkün değildir. İşte bu baskılar yüzünden bizim gibi takımlar da mağdur olduğu için biz de arada hakem konuşmak zorunda kalıyoruz. Kısaca sosyal medyada çok ama çok büyük temizlik yapılması gerekir.

Şimdi siz söyleyin, bunlar yaşanırken başkanın değişmesi neyi düzeltecek ki! Futbolun paydaşları sorumsuzluk içinde sisteme uyuyorlarsa değişen bir şey beklemeyin. TFF üyelerinin büyük çoğunluğu büyütülmüş takımlardan gelme. Bu insanların MHK üstündeki baskısını ve atamaları artık siz düşünün. Sadece bunlar mı? Elbette hayır! Bugün siyasetçiler ve belediye başkanları bile hakem atamalarından, teknik direktör önermelerinden vazgeçmiyorsa, biz neyi düzelteceğiz, nasıl futbol konuşacağız.

Sonuç olarak; sistem böyle devam eder. Gücü olan gücünü kullanır. Özellikle sosyal medya ve ulusal görsel yayınlarda düzenleme olmazsa biz daha çok MHK başkanı değiştiririz. Neymiş de, Kulüpler Birliği olaya el atmış. Hadi oradan! Kulüpler Birliği, büyütülmüş takımların Anadolu takımlarını kullanarak kendi menfaatleri doğrultusunda kurdurduğu bir etkisiz kuruluştur. Bakmayın bugün beraber demeç verenlere. İlk mağlubiyette başlarlar, "Birileri düğmeye bastı, bize karşı komplo var" gibi cümlelere... 

Asıl değişmesi gerekenler gerçekten kimler acaba?

Bu arada MHK’ye seçilen tertemiz insan Kamil Abitoğlu’nu tebrik ediyorum. Bu sistemde dürüst insanların yeri yok. Demedi demeyin bu sistem onu da yer.