Benim kentlerde aradığım en büyük özellik; Orjinallik ve Dürüstlük..

Neden böyle bir giriş yaptım?
Çünkü ben bu kentte yaşıyorum.
Çünkü ben bu kentin değerlerini bir takım insanlara tatillerini geçirsin diye vaadler vererek satıyorum.
Buraya gelin Ey Millet diye para harcayıp reklamlar veriyoruz.
Denizimiz pırıl pırıl, tertemiz.
İnsanlarımız misafirperver.
Kentimiz çok güvenli, kızlarınız bile saat 12’den sonra yürüyerek gezebilir..
Yemeklerimiz mükemmel, hele hele rakımız var ya..
Esnaf bildiğin 40 yıllık dost. Apple tea?
Hele taksicilerimiz var ya, bir içim su..
Diyorsun.

Orjinallik evet ama dürüstlük bir kentin özelliği olabilir mi? 
Fevkalade olabilir.
Yıllar önce, İsveç’in ortalarında küçük bir kasabadayım. Kış günü hava buz, her taraf kar. -30 dolma gibi giyindim, evden kasaba merkezine gidip bir poşet şeker (goodies diyorlar), 1 film alıp eve geleceğim. Hiç bir yerin ortasında gibi yol kenarında yürürken, karşıdan üzeri domruk yüklü bir tır geliyor, ben de durdum bakıyorum. Adam yavaşladı, yavaşladı ve durdu yolun ortasında..
Ne oluyor demeye kalmadan sürücü bana geç diyor..
Bu güne kadar unutamadığıma göre. Aklımda iz etti.
Sizce bu bir kentin dürüstlüğü değil mi?
Yine yıllar önce, İsveç’in bir başka kentinde, Göteburg’da dostumuz Göran bizi arabasına bindirdi, gelin gezdireyim dedi. Merkezin dışında, yeşil bir tepenin başındaki tek bir bina var. Önünde geniş bir alan.O da hiçbir yerin ortasında ki gibi.Bir Allah’ın kulu da yoktu. Durduk, adam gitti, orada ki park levhasından bir fiş aldı ve arabaya koydu. Biz doğal bir refleks yaparak Göran ne yapıyorsun, ne park bileti burada dedikte..
Sevgili Goran, önemli değil, ödediğim fişle, bu güzelliği koruyoruz dedi. Ders gibi.
Tekrar soruyorum, sizce de bu davranış biçimi kentin dürüstlüğü değil mi?

Eskiden Alman Bild gazetesinde ülkemizle ilgili biz yazı çıktığında, vay sen bunu nasıl yazarsın diye gündem olurdu. Ama seyrek çıkardı. Hafif sıyrıklarla atlatabiliyorduk.

Ama şimdi: Elinde ki telefonla, anında binlere, yüz binlere ulaşabilirsiniz.
İnsanlar artık, tatile giderken, “Customer Experience Reviews” lere bakıyor. Yani müşteri tecrübelerinden oluşan yorumlara bakıyor. Otelin yeri iyi mi, Personel.. Yemekle.. Oda..
Haricinde ağzınızla kuş tutsanız değeri yok.

O gibi derdi rahmetli Kerim Aaa…
Artık hiç bir şeyin telafisi yok. Yanlışları yok edip doğruları yapmamız lazım. 
Değilse; çakma ürünlerle dolu dükkanda, yarı çıplak kamyoncu atleti ile akşama kadar tavla oynarız.
Mum gibi eriyip gideriz.
Umutlarını turizm gelirlerine bağlamış bir ülke de yaşıyoruz.
Herkes ağlıyor.
Sihirli değnek yok ama, aklımızı başımıza devşirmemiz lazım.

En başta söylediğim, kentin orjinalliği, bir başka yazının konusu. Kastım çakma ürünler değil, şehrin ortaya koyduğu orjinal değerler toplamı. Kent dokusu, kültürel miras, yaşam tarzları vs.
Evet o gelecek yazı da…