Siyasette son dönemde zaman zaman telaffuz edilen ‘Ehven-i Şer’ kim için neye göre. Kimisi hiç sevmediği birine göre rakibini ‘Ehven-i Şer’ yani kötünün iyisi görüyor kimisi sadece kendine yakın hissettiği için bu kategoride değerlendirmekte. Kişinin benimsediği ideoloji/hizmet yöntemi ve sözünü dinleyeceği aday olunca ‘Ehven-i Şer’ ya da bir başka deyimle ‘Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi’ ifadesi cuk diye oturmaya başladı.
Yönetime talip olanlar çöp toplatma, yol yaptırma, şehri imar etme noktasında kendince belirlediği yöntemlere çalışmayı hedeflemiş olabilir, fakat burada asıl dikkat edilmesi gereken bilim ve teknoloji, ilim irfan, katılımcı yönetim ve tabi ki ahlaki değerlerin de dikkate alınması. İlim ve ahlaki değer şurada önem arz etmekte mesela yol açılacak güzergah belirlenirken şehri imar edecek yönetim kendi ve yakın çevresinin mülkiyetini mi değerlendiriyor yoksa o şehir için ihtiyacını mı göz önüne alıyor. İlim ve ahlaki değere önem verirse tapu sahibine bakmaz cetveli koyar güzergahı belirler aksi olunca tapu sahibinin nüfuzuna göre yılan gibi kıvrılan güzergahlardan oluşa bir yol planlamış olur.
Yönetenler kendisi ve çevresine menfaat sağlayacak durumda değilse o zaman şehirler Ehven-i tercih etmiş olur, menfaat saiki ile iş yaptıysa o vakit şehrin sakinleri Ehven’-i değil Şer-i seçmiş demektir. Vatandaş bir seçim yaparken en iyisini bulamadığı zaman kötünün iyisi diyerek Ehven-i Şer-i tercih etmek zorunda kalıyor. Halbuki şehirleri ihya ve imar etmeye namzet kişiler ‘İkinci dönem’ kaygısı taşımamalı, çünkü o kaygı içinde varsa her türlü kanunsuzluğa göz yumabilir, görmezden gelebilir sorunlara gecenin zifir karanlığında bakar ve göremez. Siz siz olun şayet adaletli bir yönetim anlayışına sahip olacaksanız ‘dönem kaygısı’ taşımayın ayrımcılık yapmayın, siz iyi insan, iyi yönetim anlayışını benimseyip uygularsanız zaten seçilemediğiniz ‘ikinci dönem’ sonunda ‘üçüncü dönem’ için siz istemeseniz dahi ahali tarafından zorla başkan yapılırsınız dikkat edin aday değil direk başkan.