Bazen yaşanan kötü duygular ve durumları insanlar geçmişte bırakmak yerine, şimdiki yaşamında da tekrarlayıp, sanki bu deneyiminin üstesinden gelmek istercesine aynı acıyı yinelemeye meyillilerdir. İnsan, bilerek veya tamamen bilinçdışı mekanizmalarla, yaşamı boyunca simgesel anlamda aynı örselenmeleri tekrar tekrar yaşamaya yönelir. Bu durumun tarifini Freud, hastalarının bastırılmış malzemeyi geçmişlerinden gelen bir şey gibi algılamaktan çok, güncel bir deneyim haline getirmek "zorunda" kalmaları şeklinde tespit eder. Psikanalitik literatürde de buna "Yineleme Zorlantısı" denir.
Nedeni ne olursa olsun, yineleme zorlantısı, kişinin hayatını önemli ölçüde bozan bir davranış kalıbı haline gelebilir. Bu davranış sıkıntı yaratabilir, ilişkileri zorlayabilir, insanları zararlı durumlara sokabilir ve hatta yeniden travmaya yol açabilir. Mesela, küçücük bir çocukken ebeveyni tarafından sürekli aşağılanan, ezilen, bağırmalara maruz kalan, ne yaparsa yapsın, işe yaramaz bir çocuk olduğu hissettirilen birey; büyüdüğünde de kendini hor görecek insanları, aşağılayacak patronları ya da kendini değersiz hissettirecek arkadaşları seçer. Bunlar olmasa bile mutlaka yaptığı iyi bir işte bile aşağılık duygusu hisettirecek bir taraf bulur kendine… Çünkü zihninin arka planında işlevsel olan kalan işe yaramazlık, değersizlik hissini yeniden yaşaması gerekir.
Aslında bu durum Sisyphos'un hikâyesini çağrıştırmaktadır. Efsaneye göre zekâsı ve kurnazlığı ile tanınan Korinthos Kralı Sisyphos, kendisine danışmaya ve yardım istemeye gelen kişilere çözüm önerileri sunmaktadır. Günlerden bir gün işlediği bir suçtan ötürü, Tanrılar Tanrısı Zeus’un emriyle Ölüm Tanrısı Thanatos, Sisyphos’u yakalayarak Hades’e -ölüler alemine- götürmek istemiştir. Ancak olay beklendiği gibi gerçekleşmemiş ve Sisyphos, Thanatos’u tutsak etmiştir. Zeus duruma el koyarak Thanatos’u kurtarmıştır. Eski düzeni yeniden kuran Zeus, Thanatos’a, Sisyphos’u ilk kurban olarak almasını buyurmuştur. Ancak Sisyphos tüm kurnazlığıyla Thanatos’u iki kez daha kandırmıştır. Bunun üzerine, Sisyphos’un öldükten sonra tekrar kaçmasını önlemek isteyen tanrılar ona korkunç bir ceza verirler. Buna göre Sisyphos, sonsuza dek ölüler ülkesinde kalacak ve bir kayayı yokuş yukarı çıkaracaktır. Kaya parçasını binbir zorlukla tepeye ulaştırdığında ise kaya yeniden aşağıya yuvarlanacak ve tüm ağırlıyla bir kez daha Sisyphos’un omuzlarına ve sırtına yerleşecektir. Bu işkence sonsuza dek tekrarlanacaktır. Aynen insanın, geçmişindeki kayaları bugüne taşımak zorunda kaldığı bir döngünün içinde olması gibi… Aslında belki de terapötik süreç, bireyi sonsuza dek kayaları dağın tepesine çıkarmaya çalışmaktan kurtarmaktadır…
Bilinçdışı bize sanki; “Geçmişte çözemediğin o travmanı fark et, artık onu çözebilecek yetişkinlikte olduğunu gör, sana aynı sahneyi tekrar yaşatacağım, eğer çözemezsen aynı sahneyi yeniden yaşatacağım, yine çözemezsen yine yaşatacağım” diyor. Sahnenin her tekrar edilişinde bilinçdışı yetişkin akıla uyarı gönderir “geçmişi çöz ve yerinde bırak” der, kişi ise acılı acılı “işte yine yeniden benim başıma geldi” diyerek sızlanmaya devam eder.
Ne demiş bir şarkısında Cihan Mürtezeaoğlu;
“…………………
Yolu şaşırmadan.
Keçi kaçırmadan
Yaşanmıyor bu yıllar”…
Yineleme Zorlantıları”mızı fark ederek artık yetişkin aklın sorumluluğunu almak için bir başlangıç olması dileğiyle…