Deprem bölgesi gezisinde elbette dikkatimi çeken sadece şehrin yeniden inşa edilmesi, onlarca yıl önce başlayan yeşil alan planlaması değildi.  YOL, KASİST, TEMİZLİK başta olmak üzere güzelliklerde var. 
Alanya ve Antalya’da ulaşımın işkencenin isim konulmamış hali olduğunu zaten biliyoruz. Mersin’i geçince adeta başka bir dünyaya çıkıyor yolun ucu. Otobanlar, otoyollarda olağanüstü bir durum yoksa araçlar su gibi akıp gidiyor. Caddeler alabildiğine geniş. Şehirlerarası yollar ve şehir içi yollar rahat. Yan yana 4 araç gidiyor düşünün öyle geniş bırakılmış caddeler. Ama alışık olmadığım bir durum olarak sıkışıklık yok. Ana arterler tek kişilik uçak inişine bile münasip. Bu durum sadece Kahramanmaraş’ta değil Gaziantep’in ana caddelerin Kayser, Nevşehir, Aksaray ve Konya'da da öyle. Heybetli kavşaklar, alt geçitler, köprülü kavşaklar.
Dönüp dolaşıp Alanya’ya geri gelince yıllardır çektiğimiz çileyi yeniden anladım. En geniş caddemiz 3 şerit onunda bir şeridi park için kullanılıyor, kimi caddelerde ikinci sıra park oluyor. Geç geçebilirsen tek şeritten. Bunun müsebbibi elbette bugünün yönetimi değil, şehirleşmenin başladığı yıllardan itibaren beton kütlesine dönüşünceye kadar olan süreçte herkes bugünlerde yaşanılan sıkışıklıktan sorumlu. 
Şehir içi trafik için artık neredeyse yapacak bir şey yok en azında şehirler arası ulaşımı rahatlatacak gerçekçi projeler hayata geçirilmeli. Mevcut Çevreyolu şayet Tosmur’dan itibaren açılmış olsa dahi bugün ile O gün arasında gözle görülür fark olmayacak. 
Gerçek manada şehirlerarası ulaşımın sağlanacağı Anamur’dan girince Antalya’nın kuzeyinden çıkacak bir yola ihtiyaç var. Bugün yeter diye öyle 2 şerit filan değil en az 4 şerit olmalı, kaçış noktası, park alanı dahil bütünlük içinde. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, yerel yönetimlerin de önerisini dikkate alabilmeli proje oluştururken. Değilse Ankara’dakilerin oturduğu yerden yaptığı projeleri görüyoruz. On binlerce insanın yaşadığı Cikcilli, Çıplaklı, Oba’da yolun bu hali Berlin duvarı görevini üstlendi. 
Bakanlık hala bu konuda çağın gerisinden geliyor. Aksi olsa bir ucu Serik ile diğer ucu Elikesik olarak ihale yapmazdı. 
Kendileri uçakla, helikopterle ulaşım sağlıyor karayolunu kullandıkları zamanda eskort eşliğinde yol aldıkları için ne sıkışıklığı görüyorlar ne yarılan yolları.
Kasisler konusunda da yerel yönetimlere çok iş düşüyor. Hali hazırda Alanya’da bir kasisten geçerken böbrek taşı düşürmemek elde değil. Standart dışı kasisler araçların mekaniğini perişan ediyor. Bugüne kadar ne şehri yönetenler ne alt kademelerdeki mühendisler kasis işini yönetmeliklere uygun yapmayı beceremedi, becermedi ya da fazla asfalt gider diye becermesi istenemedi. 
Temizlik konusu da ayrı bir başlık. O kadar yer gezdim gördüm kimse çöpünü konteynır dışına ne bilerek ne bilmeden atmıyor. Alanya’da ise temizlik yapılmıyor algısı yaratmak için konteynırların içi sokağa dökülüp fotoğrafı çekiliyor. Ne tuhaf değil mi?