Hakkı kabul etmektir hüner...
Hakkı kabul etmemek ise kibirdir...
"Bir de halka kızmaktır, sevmemektir, buğz etmektir, tepeden bakmaktır."
Kutlu sözlerden alacağımız çok dersler var. Hak söz söylendiği zaman, kimden söylenirse söylensin hakkı kabul edeceğiz.
"Düşman..."
Düşman söyledi ama doğruyu söyledi. "Tamam, sen haklısın!" diyeceğiz. Böyle yaparsak düşmanlıklar bile erir. "Bu adam insaflı bir kimse" derler, "güzel huylu" derler, "Bak, hak söylenince kabul ediyor." derler. İnsanın düşmanı bile sevmeye başlar.
Hakkı kabul edeceğiz, bir.
Bir de halka kızmayacağız, halkı hoş göreceğiz, tepeden bakmayacağız. Fakirse Allah zenginlik vermemiş. Çirkinse Allah güzel yaratmamış. Hepsi Hakk'ın vergisi. Sana vermiş, ona vermemiş. Sen şükret de ona kızma. Sen zenginsin, sen güzelsin diye zengin olmayana, senin gibi alımlı endamlı olmayana kızma. Yani garibanları hor görme, onlara tepeden bakma.
Bu durumda olacağız, mütevâzı olacağız. Hepsini verenin Allah olduğunu bileceğiz. İsterse alabileceğini de bileceğiz. Çünkü bakarsın, arslan gibiyken felç olur, eli ayağı tutmaz olabilir. Güzelken bir hastalık gelir, yüzü gözü gider.
Ne derler?
"Bir konağa, zenginliğe güvenme; bir kıvılcım zenginliği giderir. Güzelliğinle mağrur olma; bir sivilce güzelliği giderir."
Bir sivilce çıkar, bir çıban olur, bir yara olur; herkes iğrenir, insanın yanından kaçar.
Hepsinin Allah'tan geldiğini bilip şükredeceğiz. Bir de birisini senden aşağı durumda olduğunu görünce;
"Yâ Rabbi! Bu kuluna böyle durumlar nasip olmuş, elhamdülillah bende ne nimetler var. Sana hamdolsun, çok şükür ya Rabbi!" diyeceğiz.
Hasta, sakat veya kötü görünüşlü bir kimse gördüğümüz zaman da diyeceğiz ki;
"Seni mübtelâ ettiği şu kötü duruma beni düşürmeyen Allah'a hamd ü senâ olsun!" diyeceğiz.
Kendi üzerimizdeki nimetleri anlayıp, düşünüp, idrak edip hamd ü senâ edeceğiz.
Ondan sonra da hepimizde bir güzellik duygusu olacak. Her konuda her işimizi güzel yapmaya gayret edeceğiz çünkü;
"Allah güzeldir, güzelliği sever."
Bu çok güzel bir şey... Her şeyimiz güzel olunca Allah'ın sevgisini de kazanacağız.
Onun için, güzelliğimize dikkat edelim. Sözümüzün güzel olmasına, huyumuzun güzel olmasına, dindarlığımızın güzel olmasına, imanımızın güzel olmasına, ihlâsımızın güzel olmasına, ibadetlerimizin güzel olmasına; elbisemizin temiz güzel olmasına, saçımızın sakalımızın güzel olmasına, dişimizin fırçalanmış, misvaklanmış, güzel olmasına, tırnaklarımızın kesilmiş, güzel olmasına; güzelliği sağlayacak her şeye dikkat edeceğiz.
İnsan kulübede oturabilir. Ama eline bir teneke ucuz kireç alır, sulandırır, bir fırçayla duvarlara sürer; kulübe pırıl pırıl bembeyaz olur veya renk katar, renkli olur; şirin olur, tatlı olur. Toprak ama tatlı olur. Ahşap ama güzel olur, bir güzel boya vurursanız... Evin önünü toprak bile olsa silip süpürürseniz güzel olur. Çimenlendirirseniz daha güzel olur. Çiçeklendirirseniz daha güzel olur. Çiçeklerin güzellerini, kokulularını koyarsanız daha güzel olur. Daha güzeli var, güzelin güzeli var...
En güzeli yapmaya çalışmalı. Her şeyinde güzellik görülmeli. Mü'minin her şeyi güzel olmalı. Mü'min, güzelliğin timsâli olmalı.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
"İnsanları -aczleri, eksiklikleri olabileceğini düşünüp- anlayışla karşılamayı Allah bana emretti."
Hemen kızmayacak, müsamahakâr olacak, affedici olacak ve hemen her suçundan dolayı cezalandırmayacak. "Olur, böyle şeyler..." diyecek. Gönül çekici tarzda, dirâyetle, basiretle, kiyâset ve siyasetle insanları idare edecek. Çünkü eğer bir yönetici, bir idareci, bir başkan sert olursa, anlayışsız olursa, katı olursa etrafındaki insanlar birer ikişer kırılır, giderler.
Kur'ân-ı Kerîm'de Peygamberimize de nasıl buyuruluyor?
"Ey Resûlüm, bu söz dinlemezlik hadisesi karşısında ashâbına karşı sen Allah'ın bir lütfu eseri olarak yumuşak davrandın. "Katı sözlü, katı davranışlı, sert haşin tavırlı bir kimse olsaydın..."Katı kalpli bir kimse olsaydın... "Bu olaylardan, savaşın arkasındaki o gönül yıkıntılarından, üzüntülerden dolayı etrafındakiler dağılıp giderlerdi."
Etrafındaki insanları dağıtmayacak, gönül yapacak, teşvik edecek, mâneviyâtlarını yükseltecek gibi teşvikkâr, anlayışlı olmayı emretmiş Allah. Başkan oldum herkes bana itaat edecek tavırları, ben olmazsam olmaz halleri hoş görülmemiş...
Selam olsun iyilik yolunun mütevazı gönüllerine...