Eugene Labiche ve Eduardo Martin “gösteriş budalaları” diye bir kitap yazmışlar, epey okunmuş, meşhur olmuş ve 1949 yılında Avni Yukaruç tarafından Türkçe’ye de çevrilmiş, Milli Eğitim Basımevi tarafından da basılmış…Eski bir kitap, yeni basım olmasa da ikinci el internetten temin edilebiliyor… Gösteriş budalaları; başkalarına yerli yersiz nispet yaparak yaşamaya alışmış ve bundan zevk alan insanlara verilen ad. Rahmetli dedem “Gösteriş budalası insanlardan uzak dur evladım, kalbini karartırlar” derdi. Evvela bizim medeniyetimize kökünden karşı olan bir davranış şekli; gösteriş… Kadim medeniyetimiz başkalarına kendini beğendirmek için yapılan ibadeti bile “gizli şirk”, yani Yaratana eş koşmakla bir tutmuştur ki bu çok tehlikeli bir durumdur. İnsanların beğenmesi, alkışlaması çoğu zaman menfaati bitene kadardır… İnsanın yaptığı iyiliği bile gizlemesi esas olan bir kültürümüz var. Kaldı ki kendinde olmayanı varmış gibi göstermek ne acı. Keşke sadece ahlaki özelliklerin gösterişi olsa, lafı dolandırıp mutlaka mal varlığına getiren ve onun üzerinde tepinip mutlu olan zavallılara ne demeli bilmem… “Fani dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa” derdi rahmetli dedem. Belli bir süre insanların methiyle, övmesiyle, alkışıyla belki mutlu olunabilir. Ahiret hesabı olan için elde edilen varlıklar helal ise bir de hesap var. Haksız kazanılmışsa, devlet malına çökülmüşse, hile, hurda, rüşvet ve yolsuzlukla gasp edilmişse vay haline… Zulüm ve zorbalıkla elde edilen, kılıfına uydurulmuş da olsa yapılan servetlerin, elbette bir hesabı vardır. Hakikat ehli için servet, huzurdur. Huzur çoğu zaman servet ile de elde edilemez. Kaygısını çektiğin, elinden gitmesinden korktuğun, mazlumların ahını alarak, yetim malından elde ettiğin varlığın gösterişi olsa ne olmasa ne… Çağımız sosyal medya platformları, tamamen gösteriş üzerine tasarlanmış, sahte gerçeklikten ibaret. En mutsuz anında gülücükler saçan resmin paylaşılması ve beğeni sayısı arttıkça sevinç çığlıkları emojileri ne kadar da sanaldır… Evladı olmayan bir ailenin yanında çocuğunu sevmeyi bile hoş görmeyen bir incelik vardı eskiden. Geçim sıkıntısı ile boğuşan milyonlar varken, lüks hayatlarını sergileyip mutlu olan gösteriş budalaları her devirde vardı ve yarın da olacak… Ne mutlu sade yaşamı seçip, huzurla yaşayanlara…