Franco İspanya’yı 3 F ile 30 yıl yönetmiş.
Fado-pop müzik, fiesta-eğlence, ve futbol.
En güzel uyuşturucu.
Diğer taraftan Karl Marx’ta din toplumun afyonudur anlayışını sloganlaştırmıştır (Din değil de; din algısı diyelim).
Aslında bugünkü yazımın konusu uyuşturucu değil.
Ama imajın ve işlerin dibe vurduğu 2016-2017 sezonunda Alanyaspor’un Süper Lig'e çıkmasıyla bizleri bir nebze olsun “uyuşturan” şehrimizin takımı Alanyaspor’a sonsuz teşekkürler.
İlk sezonunda lige tutunması, Wagner Love’un gol krallığı ve Emre Akbaba’nın milli takıma seçilmesi de bizi ziyadesi ile gurulandırdı.
Tebrikler Alanyaspor.
Ankara’dan Mahmut Abi aradı.
Alanya’da ahval nasıl dedi?
Mahmut Abi sende mi Diriliş Ertuğrul izliyorsun?
Mahmut Abi sana Alanya’da ahvali özetleyeyim.
Dün bisikletle çarşıda bir tur attım.
Esnaf arkadaşlara mikrofon tuttum.
Durum feci.
Moraller bozuk.
Aslında dolaşırken gördüğüm manzaralar turizmin bu seneki halinden daha da feci.
Olağanüstü profesyonel satış uzmanları caddede bölük bölük dişlerini bilemiş sırayla sınırlı sayıdaki yabancılara taciz atışları yapıyor.
Olağanüstü profesyonel diyorum çünkü kendileri, Avrupalılara sahte markaları orijinallerinden daha pahalıya satabilme konusunda uzman.
Hep aynı şey, ben yazmaktan bıktım.
İddia ediyorum, Alanya’ya tatile gelen turiste caddede hiç bir şey demesek, o müthiş misafirperverliğimizi göstermesek kesinlikle ne tanıtıma gerek var ne de başka bir çabaya.
Avrupalı turist bu sene bize küsmüş.
Gelmiyor.
Sebebini bilmiyorum.
İsveçli yok. Finli yok. Norveçli yok. Hollandalı yok. Belçikalı yok. Danimarkalı yok.
Yok diyorum, dışarıda da yiyen, içen, alışveriş yapan bunlar. Alanya esnafını ayakta tutan turistlerimiz bunlar.
Yani bu sene yok. Zaten hazirandayız. Sezonun yarısı geçti hala biz bekliyoruz.
Ağustos ayında ak koyun, kara koyun belli olur.
2018 için.
Mahmut Abi ekledi, senin gazan gaynıyor mu?
Bizde de ahval pek parlak değil.
Turizmle paralel gibi.
Emlak ve inşaat sektörü.
İskandinav ve diğer Avrupalıların ayağı soğudu. Satın almıyorlar. Utana sıkıla, Türkiye’yi seviyoruz ama çocuklarımız gelmek istemiyor. Komşularımız Türkiye’ye gitmeye nasıl cesaret edebiliyorsun diyor. Geçen sene Rusların yaptığı gibi zarar kara bakmadan satıyorlar.
Diğer taraftan ilginç bir Arap ilgisi var.
Genelde Mahmutlar bölgesine.
35.000 Dolar'dan 65.000 Dolar'a kadar.
Tabi dürüst Hristiyanlarla iş yaptıktan sonra Müslüman Arab kardeşlerimizle iş yapmakta oldukça ilginç.
Yani darı patlar gibi iş oluyor, gareri yok.
Gördüğüm şu ki, büyü bozulmuş.
2003’te Kopenhag’ta Türkiye-EU buluşmasından sonra, ekonomik alanda hızlı bir ilerleme gösteren ülkemiz rüzgarı arkasına alarak Avrupalılara, umut vermişti. Hem inşaat ve emlak alanında hemde turizmde olağanüstü işler yapıldı. Yurt dışı fuarlarda havamız yerinde idi. İspanyollar bizi kıskanıyordu. Ancak, Suriye olayları, Terör, 15 Temmuz ve en son referandum sürecinde ülkemiz oldukça hırpalandı.
Yaratılan olumlu imaj süreç tersine döndü ve büyük irtifa kaybettik.
Peki değerli dostum bu durumdan nasıl çıkacağız? dedi Mahmut Abi.
Mahmut Abi, bireysel çalışmalarla bu durumdan çıkılmaz kesinlikle. Kişilerin yapabilecekleri kısıtlı.
Ancak krizler, yeni fırsatlar yaratır. Biz, Alanya dışında, İstanbul ve İzmir’i açtık. Zaten Bodrum, Antalya, Side ve Yalova sunumu yapıyorduk. Şimdi de tamamen dışa açılıp Kıbrıs ve İspanya satmaya başlayacağız.
Diğer taraftan yaşadığımız yer Alanya.
Alanya’nın sorunları bizim sorunlarımız.
İmajımız ve marka değerimizin dibe vurduğu bu günlerde çıkışı nasıl sağlayacağız?
David Ogilvy’nin ünlü sözünü hatırlamakta fayda vardır: “ürünler fabrikada üretilir, markalar ise zihinde”.
Türkiye’nin imajı Avrupalı’nın zihninde olumsuz olarak konumlanmıştır. Belli. Bunu biliyoruz.
Biz, Alanya olarak pozitif ayrışmayı sağlayabilmemiz lazım.
Bunun yolu, Avrupalının zihnindeki imaj değişikliğini biçimlendirmek için iletişim stratejimizi iyi kurgulamamız lazım.
Yöntem basit.
Görseller. Var olan, gösterilen, imaja dokunabilir.
Adım adım gidelim.
Pahalısı, görsel medya iletişimi, TV, konulu dergi ve gazete reklamı.
Ucuzu, reklam değeri yaratacak, akıllı haberler
En ucuzu, sosyal medya iletişimi.
Herşey dayanıyor mangıra.
Doğru, parasız reklam olmaz.
Çözüm var.
Amerika'yı tekrar keşefetmeye gerek yok. Viyana’da var, Prag’da var, her yerde var.
Parayı Elikesik'te ki Hacı Bobuş’un verecek hali yok.
Bir; internette otel rezervasyonu yaparken, otomatik olarak şehir vergisi kesiliyor. Al sana kaynağın daniskası. Peşin kasaya girer.
İki; Oslo şehri yapmış. Şehrin Dinek girişini açalım, bir turnike. Doğu girişe, Yalı taksi önüne bir turnike. Torbaya 1 lirayı atan şehre girer.
Bir taşla üç kuş. Hem para kazanırız, hem trafik azalır, hem de daha az zehir soluruz.