Geçen hafta Dünya Ormancılık Haftası ve Dünya Su günü idi.
Birbirine doğal olarak bağlı olan bu iki önemli etkinlikten Dünya Ormancılık Haftası 21-26 Mart arasında, Dünya Su günü ise 22 Mart tarihinde kutlanılmaktaydı.
Tabiat ve doğayı daha iyi tanıyıp sevmek için iyi bir fırsat olan bu haftada ne yazık ki, ne Orman, nede su ile alakalı beklenen, istenen hiçbir etkinlik ve aksiyon olmadı diyebiliriz. Yani işin özeti Ormancılık ve Su ile ilgili birkaç söylem beyanattan öteye geçilemedi.
Sağlığımız için Covid 19 Pandemisi nedeniyle birçok toplantı ve etkinlik iptal edildi veya gündemden çıkarılıp ertelendi. Bunların birçoğu haklı ve doğru olan kararlardı. Ama doğayla tabiatla ilgili olan yararlı ve insan yaşamı için pozitif etkisi olacak olan hiçbir etkinliğin iptal edilmesi veya yarım bırakılması doğru karşılanamaz. Bu bağlamda Pandemi kuralları hiçe sayılarak kapalı alan ve salonlarda toplantılar ve genel kurullar yapılabiliniyorsa; Maske, Mesafe ve Hijyen kuralları dahilinde açık alan olan doğada orman ve su ile ilgili her türlü etkinlik yapılabilirdi...
Örneğin; bu pandemi döneminde yüz yüze eğitim ve öğretimden uzak kalan öğrenciler evlerde ve kapalı ortamlarda iyice sıkılarak bunaldılar. Birçoğu teknolojik aletlerin yani telefon, tablet, bilgisayar ve televizyonun esiri oldular. Onları bilinçlendirip terapi ve motive etmek gerekirdi. Bunun içinde hazır bir ortam olan ormanlarımız ve doğamız var. Buralar da 21-26 Mart tarihlerinde tohum, fidan ve ağaç ekimi gibi çeşitli etkinlikler organize edilebilirdi. Böylelikle içlerindeki Doğa ve orman sevgisi artarak daha rahat bir nefes alacaklardı. Bir diğer taraftan da Dünya Orman Haftası daha iyi kutlanmış olacaktı. Yani Ülkemizde dendiği gibi Ağaç Bayramı gençler tarafından daha da anlamlı kılınarak yerinde bir organizasyon olacaktı…
Tabii insanın ilk aklına gelen soru ise Alanya’da bu tür organizasyonları kim veya kimler yapıp düzenleyecekti? İşte burada ilk aklımıza gelmesi gereken cevap ise öncelikle bu konunun muhatabı olan bölgemizde yer alan orman ve su ile ilgili resmi kurumlar, belediye, kaymakamlık ile tüm resmi kuruluş ve STK’lardır. Bu nasıl olacak sorusunun cevabı da, bu kurumlarda görev yapan, aktif, doğayı seven, hizmet aşkı ile coşan yöneticilerden oluşan bir organizasyon komitesi ile olacaktır…
Gerçi biz böyle diyoruz ama;
Görevini dürüstçe ve hakkıyla yapanları tenzih ederek belirtmeliyiz ki; Günümüzde hala birçok kurumun bünyesi ve gözetiminde yer alan hazine yerleri, orman alanları, park yerleri, mera arazileri, su ve dere yatağı gibi yerler var. İşte buralar başarısız, görevini tam anlamıyla yapmayan, rant altında ezilmiş ve koltuğuna yapışmış bazı görevliler nedeniyle kanunsuzca işgal ve talan edilmeye devam ediliyor…
Sağlıcakla Kalın…