Başımızdaki bu Korana Virüsü belası defolup gidinceye kadar, bu sıkıntılı ve önemli süreci çabuk ve daha az hasarla atlatmak için günlük hayatımızdada hep duyduğumuz gibi #EvdeKal, #HayatEveSığar, #EvdeHayatVar, #EvdeDahaMutluyuz #SosyalizoleHayat, #KapımKoranayaKapalı..vs sloganlarını hep birlikte günlük hayatımızda harfiyen uygulamaya geçirmeliyiz. Bu çok önemli durumun ciddiyeti ve ehemmiyeti bakımından belirlenen kurallara ve yasaklara mutlaka uymalıyız. Ayrıca; virüsün yayılmasını önlemek ve yavaşlatmak için, işinde izinli olanların, emeklilerin, İşi gücü olmayanların, çalışmak zorunda olmayanların, özelliklede yaşlılarımızın ve bağışıklık sistemleri zayıf olanların evde kalmalarında fayda ve zorunluluk var….
Yerli, yabancı, ırk, din, zengin ve fakir ayrımı yapmayan bu küresel ölçekli korana virüs salgını belasından elbette üç beş ay sonra, tamamen olmasa bile, kırıcı etkisinden mutlaka kurtulacağımızı düşünüyorum. Tabi ki virüse karşı sağlığımızla ilgili tedbirleri de hiçbir zaman elden bırakmamak lazım.
Bu virüs insan sağlığına darbe vurmakta birlikte kırılgan bir ekonomik yapıya sahip ülkemizi mutlaka ekonomik yönden bunaltacak ve etkileyecektir. Bu Virüs belasının yanında bir ekonomik kriz yaşanmaması içinde gerekli ekonomik tedbirlerin şimdiden alınması elzem bir durumdur. Hep bir şeylerle birlikte yaşamasını öğrendiğimiz ülkemizde Virüsün yanında birde ekonomik kriz yaşamayı kaldıramayız.
Anlaşılıyor ki ; Bu Virüs insanları sağlık ve psikolojik olarak yaralayacağı gibi, hem de ekonomik olarak yaralama ve etkilemeye aday gibi görünüyor.. .
Şimdi gelelim Evde kalma meselesine, Hem çevremizdekilerin sağlığı, hem de kendi sağlığımız için bu salgın virüs tehlikesi geçene kadar mutlaka evde kalmak lazım. Ama çalışmak zorunda olup da işsiz kalanlar, evine bakmak zorunda olanlar, ailesinin tek geçim kaynağı çalıştığı iş, başka eksra geliri olmayanlar ve sokak ekonomisinden geçinenler bu durumda ne yapacaklar? İnsanların geçindirmek zorunda oldukları bir ailesi, ödemesi gereken borcu, kredisi, ev kirası, telefonu, elektriği, suyu …vs gibi hayatları sürdürebilmeleri için mutlak maddi karşılığı olan yaşam malzemeleri var. Bunlar hiçbir gelir olmadan nasıl karşılanacak ? Belki bu virüsün yarattığı sıkıntılı ortam kısa sürerse insanlar hiç zorlanmadan yada az etkiyle bu süreci atlatacaktır. Ama bu virüs ortamı uzun sürerse asıl tehlike o zaman başlar. Aş, iş ve geçim derdi evde kalma derdini geçer. İşte burada güçlü STK’lar, Devlet Kurumları ve Güçlü şirketler hatta muhtarlık ve kanaat önderleride dahil olmak üzere göz önüne çıkması ve toplum yararına bu virüs belası bitinceye kadar insiyatif alması ellerini taşın altına sokması gerekli. Bu konuda asıl başı ise devlet kurumları, bankalar ve elektrik, su, Telekom hizmetleri veren kuruluşlar çekmeliler.
Yani sözün kısası tüm gelirini bugüne kadar halktan elde edenler bu sıkıntılı süreç geçinceye kadar biraz halka vermesini bilmeliler. Tabi bizler böyle söylerken bu sıkıntılı kriz dönemini fırsat olarak kullananlarda var. Onlar için siz söyleyin söylenmesi gerekenleri...!
Sırası gelmişken değinmek istediğim bir diğer konuda sosyal medyada klavye dalkavukluğu ve trollüğü yapanlar var. Bu sıkıntılı günlerimizi bile hiçe sayarak kendilerini bilgili, dürüst ve inançlı olarak gösteren ama sosyal medyada aslı astarı olmayan siyasi ve dini troll haber ve paylaşım yapanlara ayrıca yazıklar olsun. Bunların , bu paylaşımların ne şimdi, ne başka zaman hiç sırası ve zamanı değil… Allah sizleride bildiği gibi yapsın.
Bu kriz dönemi bize, hem hijyen kurallarının, hem bireysel ve toplumca temizliğin ne kadar önemli olduğunu, özelliklede bilim ve ilimin her şeyden üstün olduğunu, izole edilmiş ve yasaklarla yaşamak zorunda kalmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha gösterdi.
‘’Umarım bundan sonra geleceğimiz olan genç nesillerimiz bilime ilime önem vererek dürüst, ahlaklı, inançlı ve topluma faydalı olarak yetişir; Bizlerde bu tür krizleri bir daha yaşamak zorunda kalmayız’’
Sağlıcakla ve umutla kalmanız dileğiyle…..