Bir kitapta okumuştum. Bengal kaplanının boyu üç metredir, Allah karşılaştırmasın. Bengal kaplanı uzaktan yavrusuna insanoğlunu göstermiş:
"Bak şunu görüyor musun? Bu, dünyanın en korkunç mahlûkudur, aman bundan kendini sakın!" demiş.
Biz dünyanın en tehlikeli mahlûkuyuz. Filler bizden yaka silkiyor, kaplanlar bizden korkuyor; "Aman, bunun ağına düşme!" diye çocuklarını ikaz ediyorlar. Denizdeki, havadaki bütün mahlûklar, hepsi bizim emrimizde; biz onlardan üstünüz.
Bu üstünlükleri biz kendimiz de kazanmadık. Bizim dışımızdaki bir yönlendirici kuvvet, bunları bize verdi ve biz o sayede bu noktaya gelmiş bulunuyoruz...
Allah Kur'ân-ı Kerîm'de evrensel gerçekleri bildiriyor. Biz boşuna yaratılmamışız, çok büyük meziyetlerle donatılmışız, çok büyük imkânlara sahip kılınmışız. Bunu anlıyoruz, görüyoruz; olaylar da gösteriyor. Ve bu Yaradanımız'a karşı bizim sorumluluklarımız var, görevlerimiz var.
Bu görevleri Peygamberler vasıtasıyla bize bildiriyor...
Rahmetli Ziyâül-Hak'tan ödül almış olan Asım Köksal'ın “İslâm Tarihi” güzel bir kitaptır.
Neden güzel?
Bütün kaynakları tarayarak bilgileri çıkarmış, düzenlemiş; isimlerin okunuşu güzel. Çünkü ben başka kitapları okuyorum; isimleri bile doğru tespit edememiş olabiliyorlar. "Biraz Arapça biliyorum." diye bu işe girişenler, bu işi çok iyi başaramıyor. İyice uzmanı olmak lazım.
Asım Köksal'ın İslâm Tarihi'ni okumak lazım! En son baskısını alın, başından başlayın, okuyun.
Yirminci yüzyılda çağdaş bilgileri almış bir insanın; "Bir peygamber peygamberliğe nasıl başlamış? Allah'ın elçisi, Allah'ın gönderdiği bir vazifeli şahıs, nasıl bir mücadele yapmış ve biz nasıl bu noktaya gelmişiz?" bunu anlaması için mutlaka Peygamberimizi okumak lazım. Mücadelesinin bizim kanımıza aşılanması lazım!
Sadece bilgi, insanı iyi insan yapmaya yetmiyor. Şöyle söyleyeyim: İyi şeyleri bilen insan mutlaka iyi şeyleri yapmıyor. İyi şeyleri bilmek başka, iyi insan olmak başka; ikisi ayrı şey. İyi insan olmayı başarmak, o bilgileri uygulamakla mümkün oluyor, kolay değil. Bilmek yetmiyor.
Günümüzde ise sosyal medyadan paylaşım yapmak yetmiyor...
Zekât, zaten veren yok ya da çok az. Fakir, "fakirim" diye vermiyor; zengin de parayı çok sevdiğinden vermiyor...
Bizim kanımıza, Peygamberimizin hayatından, davranışlarından, düşüncelerinden aşk aşılanması lazım. Hayatını öğrenmemiz lazım. Ama bunu bir müsteşrikin, oryantalistin, yazdığı kitaptan anlamak mümkün değil. Çünkü kendisi anlamayan, başkasına bir şeyi anlatamaz. Bilen bir insanın, anlayabilen bir kimsenin yazdığı kitaptan okumak lazım.
Onun için Asım Köksal'ın kitabını tavsiye ediyorum; bilimsel bir kitap olduğu için, derin bir kitap olduğu için, bütün kaynakları gücünün yettiğince taradığından dolayı... Bize oradan bir şeyler aşılanması lazım. Çünkü Peygamberimizle arkadaş olduğu için birtakım insanlar ashab olmuşlar, sahabe olmuşlar; onlarda da o aşk var.
O’nun da azılı düşmanları var; çok yakınlarından... Ebû Leheb'in Peygamberimiz'in amcası olduğunu biliyor musunuz? Ebû Leheb'in Abdullah'ın kardeşi, Abdülmuttalib'in oğlu olduğunu biliyor musunuz?
Sonra bir zaman gelip de azılı düşmanlarından bazılarının, Allah'ın nasip ettiği kimselerin müslüman oluşları var. Müslüman olduktan sonra davranışları var. İnsanın tüyleri diken diken oluyor. İnsanın hayatında bir değişim meydana geliyor, bir büyük inkılap oluyor. Büyük bir çevrilme ve değişme oluyor. İşte onu yakalamak lazım. Onu yakalamadan, Peygamberimizin hayatını uzaktan video seyreder gibi, roman okur gibi okumaktan bir şey olmuyor. O aşının gelmesi lazım.
O aşı İslâm düşmanına aşılandığı zaman, İslâm dostu oluyor. Peygamberimiz için canını verecek hâle geliyor. İşte hakiki iman orada saklı...
Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemek de yetmiyor! İkaz ediyorum, bakın:
İmam hatip okulunu bitirmek yetmiyor, Kuran kursunu bitirmek yetmiyor, ilahiyat fakültesini bitirmek yetmiyor. İlahiyat fakültesi profesörlerinden çok daha dindar, çok daha ateşli, şevkli, aşklı Teknik Üniversite profesörleri bilirim. İlahiyat profesörü olmak, ilahiyatçı olmak, imam-hatipli olmak yetmiyor; başka bir şeyler lazım.
Demek ki hafız olmak yetmiyor; aşk olması lazım, iman kuvveti olması lazım. Allah'tan yana yakıla onu istemek lazım. Onun anahtarı Peygamberimizin hayatında...
Yunus yılında, gelin canlar bir olalım, dini; menfaat için kullanmaktan vaz geçip hayatımıza nakşedelim...
Muhabbetle...