Hazreti Adem’den kardeşimiz olan esmer tenlilerin yaşadığı dünyanın yedi kıtasından biri. Her dinden her dilden insanların yaşadığı ancak çoğunlukla açlık ve yoksullukla mücadele edenlerin olduğu bir coğrafya… Sömürgeci devletlerin işgali, kıtanın kaynaklarını sömürmesi, yıllardır insanlarını yoksulluğa mahkûm etmiştir. İklim yönünden zor bir kıta olmasına karşın, eğer kaynaklarını, madenlerini, zenginliklerini yüzyıllardır kendileri kullanabilmiş olsaydı bugünkü dram olmazdı. Resmi dilleri bugün dahi Batı’nın sömürgeci devletlerinin dili. Batı, Afrika’yı işgal etmeden önce Osmanlı-Afrika ilişkilerinde ortak menfaatler vardı. 1795 yılındaki Osmanlı eyaleti Cezayir ile ABD arasındaki barış anlaşması tarihte ABD aleyhine belki de son anlaşmadır. Amerikan gemilerinin yakalanıp esir alındığı ve tazminat ödemeye mahkûm olduğu anlaşma… Nasıl oldu da daha sonra kendi ülkelerini zora sokacak anlaşmalara imza attılar ve ülkelerinin kaynaklarını Batı’ya yok pahasına verdiler, dillerini dahi değiştirdiler? Tarihsel açıdan her ülkenin farklı dinamikleri ile sosyal izahı mümkündür. Bu noktada Osmanlının dünyaya nizam veren adaletinin sömürüye engel olduğu her makul tarihçi tarafından kabul edilir. O halde Batı önce Osmanlıyı yıkmalıydı ve içimizdeki Batı hayranları yardımıyla başardı. Küllerinden doğan bir Cumhuriyetimiz olsa da dünyanın bu zulüm düzenine dur diyecek bir gücümüz henüz yok. Bugün için süper güçler, küresel bir güce evrilmiş, durum daha da zorlaşmıştır. Yeni dünya düzeninde Avrupa’nın zayıflatılması maksadıyla Afrika’daki etkisinin azaltılması hedeflenmektedir. Bu Afrika için bir fırsat olabilir. Ülkemizin son zamanlarda Afrika’ya dönük çalışmaları da fevkalade önem kazanmıştır. Sorumuza dönersek; bağımsız ülke olmak zordur, ancak hakiki vatansever yöneticilerin önderliğinde başarılabilir. Batı’nın okullarında özel burslu okutup Afrika’da yönetici yaptıkları liderler sayesinde ülkeleri yoksullaşmıştır. İhaneti görenlerin isyanını da kontrol eden Batı, terör örgütlerini de finanse etmiş ve iç savaşlara, yeri geldiği zaman bölgesel savaşlara destek olmuş, sömürge düzenini devam ettirmiştir. Kendi kişisel menfaatleri için halklarının menfaatlerini satan liderler Afrika’yı bu hale getirmiştir. Halkın isyanını bastırmak için giderek otoriterleşmiştir, nice kendi insanlarını öldürmüş oldukları bugün ortaya çıkan toplu mezarlardan anlaşılmaktadır. Yeni dünya düzeninde Afrika ülkelerinin tam bağımsızlıkları söz konusudur diyemeyiz. En azından kendi kaynaklarını kendi halklarına kullanabilseler ne ala…