Yaani Yaani..
Beyrut’ta en çok duyduğum kelime, vurgulu Yaani, Arap gırtlağı.
Evet, bu seferki gezi durağımız Lübnan.
Televizyonda yıllarca duyduk, hatta yalama yapınca normal gibi geliyor. Lübnan’ın başkenti Beyrut, Dürzi milisler, Velid Canbolat, Hizbullah, Saida ve Bekaa Vadisi.. Ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Tabi ki bizim nesillere..
Beyrut sadece bize 1 saat 10 dakika uzakta. Antalya-İstanbul mesafesi ile aynı. Akdeniz’in öte tarafı.
Beyrut’u anlamak için seyahat öncesi derse iyi çalışmak lazım. Gezilecek yerler, dini ve etnik yapı, yeme içme kültürü vb.
Şöyle başlamak lazım lafa; Lübnan 17 değişik dini gruptan oluşan bir devlet. Sünni ve Şii Müslüman gruplar, Dürziler, Hristiyanlar kendi aralarında mezheplere ayrılmışlar.
Yaşadıkları yerler ayrı. Hristiyanların yaşadığı yerler tertipli, nispeten yeşil, modern evler, villalar. Şiilerin olduğu yere geçince iklim değişik. Güvenlik sınırından geçtik, muharrem ayı dolayısıyla yas havası vardı bölgede. Beyrutlu dostumuz Hüseyin fotoğraf çekmesek iyi olur dedi.
Hüseyin sağ olsun bizi hiç yalnız bırakmadı. Bize gerçek bir rehberlik yaptı. 4 günde Lübnan’ı çözdük.
Coğrafya Alanya ile aynı. İklim aynı. Dolayısıyla bitki örtüsü birebir Alanya. O yüzden yabancılık çekmedik.
Trafik berbat. Karşıdan karşıya geçme şansınız yok. Trafik ışıklarına bakan yok.
Çevre genel olarak maalesef kirli. Duyarlılık yok. Alt yapı yetersiz. Savaşın izlerini her yerde görmek mümkün. Delik deşik binanın yanında modern binalar var.
Beyrut’un merkezinde down town bölgesi oluşturmuşlar. Savaştan kalan binalar yıkılarak yerine yöreye uygun tarzda binanlar yapılmış.
Yeme içme fiyatları Türkiye'ye göre iki kat daha pahalı.
Gayrimenkul fiyatları oldukça pahalı merkezde 1+1daire 400 Bin Euro. Diğer taraftan araba fiyatları oldukça ucuz neredeyse bizimle yarı fiyatta. İnsanlar jeepleri seviyor. Şöyle söylenebilir; 10 arabanın yarısı jeep (4x4). Taksicilere dikkat. Çarpabilir. Uber tıkır işliyor.
Her yerde US dolar çalışıyor. Para bozdurmaya bile gerek yok. Kredi kartı takviye.
Bizdeki gibi insanlar tahmini konuşuyor. Bilmediğine bilmiyorum demiyor.
Madalyon 2 taraf. Bir taraf eğleniyor. Yiyor içiyor. Modern dünya ile bütünleşmiş. Kim ağzını açsa, ah ah, biz Ortadoğu’nun Paris’iydik amma..Diğer tarafı anlatmasam iyi olur.
Beyrut öyle bir yer ki, farklı bir yere geldiğinizi kesinlikle hissediyorsunuz. Şehrin mistik bir kokusu var. Bunu ilk defa orada hissettim. İlginç bir kültür kokusu var. Aynı meydanda kilise, cami ve sinagog var.
Türkiye’ye karşı bir sempati var. Türk dizileri oldukça etkin bu konuda. Hatta bazı Lübnanlılar dizilerden Türkçe öğrenmiş. Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan’a karşı sempati yüksek.
Beyrut’ta görülmesi geren en önemli yer bence “jeita grotto” sarkıt-dikit mağaralar ve içinde sandalla gezilen mağara. İkisine de teleferikle çıkılıyor. Oldukça etkileyici.
Meryem Ana heykeli ziyaretçilerin en çok ziyaret ettiği yerlerden. Jounieh’teki Harissa.
Bu arada yıllarca televizyondan duyduğunuz namı pek de bizde iyi olmayan “Bekaa Vadisini” gördük. Aslında dağları aşınca aynı bizim Toros Yaylaları. Tek fark orada diğer taraf Suriye.
Dostumuz Hüseyin Alanya aşığı, Alanya’ya araba ile bir kaç kez gelmiş. Türkiye’ye yerleşme ve çocuklarını Türkiye’de okutma niyetinde. Eskiden Suriye üzerinden Alanya’ya araba ile 10 saatte geliyormuş. Tabi savaş dolayısı ile artık süremiyor. Beyrut Alanya, araba ile Alanya-İstanbul mesafesi.
Böyle söyleyince ne kadar yakın değil mi?
Bizler Avrupa’ya gitmeye alıştığımızdan 3,5 saatlik İsveç yakın gelirdi. Ama yönünüzü hep batıya döndüğümüzden Antalya’dan 1saatlik mesafe uzak çok uzak gibi gelirdi. Bilmiyorduk.
Her şey bir tarafa yemek kültürüne ayrı bir parantez açmak lazım.
Müthiş yemekler.
Çiğ et yedik. Bana uymaz ama zorla yedirdiler. Mezeler harika. Zaten sadece meze yeter. Rakıya arak diyorlar. Anasonsuz. Koku yok. Akdeniz’in diğer tarafında, meze, arak, nargile. Ve gün batımı.
Yemek öncesi çerez geliyor. Bize biraz ters.
Sonrası manavı masamıza yıkıyorlar.
Yani, yemek siparişi verirken ana yemekten vaz geçin. Eğer yetmezse ana yemek söyleyin. Öncesi ve sonrası çok kalabalık. Yöresel tatlılar da cabası.
Bize illaki Lübnan künefe ve baklavası yiyin dediler.
Gittik en iyi dükkânı bulduk ama hayal kırıklığı. Bizimki daha taze, hafif ve lezzetli.
Hüseyin bize yarın kahvaltı yapmayın, sizi özel kahvaltıya götüreceğim dedi. Alışılmadık bir kahvaltı geleneği. Ama harikaydı. Tabi ki her şey humustan yapılmıştı.
Beyrut limanı oldukça modern ve hareketli. Sabah branch harika. Açık büfe. Tam bizim damak tadımız. Akşam insanlar dışarda. Modern restoranlar yan yana.
Zetuna bay şehrin modern yüzü. Limanın olduğu bölüm. Mar (Saint-Aziz) Mikail akşamları cıvıl cıvıl. Eğlence gırla. Orta Doğu da olduğunuzu unutuyorsunuz.
Herkese göre hayat var.
Yörenin mimari tarzı kendine has. Yanımızda sevgili dostumuz mimar İbat Bey olunca, yolda ilerlemek zordu. Değerlendirme yapma, bol bol resim çekme şansımız oldu. Otelin yanında metruk bina dikkatimi çekti. Her tarafını ağaçlar sarmış. Belli ki yaşanmışlık var. Demir dış kapıda bayrağımız işlenmişti. Yandaki Arab bakkala sordum. Osmani dedi.100 yıldır sahipsiz olduğunu görünce insan duygulanıyor.
Alışveriş yapmak isteyen insanlar için her türlü marka var. Elly Saab Lübnanlı modacı. Bir şalın 600 USD olduğu düşünülürse. Fiyatlar ülkemize göre pahalı.
Beyrut design fuarını gezme şansını da yakaladık. Ortadoğu ve Arap çizgilerini görmek ilginçti. Yarım gün eserlere baktık, tartıştık. Değişik bir bakış açısı yakaladığımızı sanıyorum.
Şimdi soru şu: Lübnan’a neden gidilir?
Uçakla giderken neyin bizi beklediği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Ancak geri gelirken yanımdaki Lübnanlılara çok daha farklı baktım. Biz onlar için batıyız. Lübnan uçağı dopdolu idi.
Lübnan’a sadece yemek yemeye gidilir. Derin bir yeme kültürü var.
Lübnan’a sadece Jeita Grotto‘yı görmeye gidilir. Olağanüstü etkileyici bir doğal güzellik.
Beyrut’a sadece şehrin kokusunu hissetmeye gidilir.
İnsanları dost.
Bu kısa gezi süresince gidemediğimiz yerler oldu. Bekaa vadisi bağ bozumu, Aaida Audi Ailesi Müzesi ve daha birçok yer. Kesinlikle 4 güne sığmaz.
Bir gezinin iyi geçmesi için tabiki lokal rehber ve yol arkadaşları çok önemli. Değerli arkadaşlarım, Samet Uğurlu, İbat Bostancı ve Mevlut Görücü’ye teşekkür ederim. Estetik kaygıları ve yeme kültürü olan insanlarla yolculuk her zaman yapılır.
Lübnan harika bir “city escape” yani kısa mesafe hafta sonu kaçış destinasyonu..
Bizim gelecek rota şimdiden belli oldu. Destination next Casablanca.. (Gelecek rota Kazablanka - Fas)