Uyum konusunda o kadar endişeliyiz ki, içine girmeye çalıştığımız şeyin aslında delilik olduğunu anlamıyoruz. Uyum sağlamak bir şeyin parçası olmak bizim için o kadar önemli ki aidiyet uğruna gerçekten bildiğimiz ve inandığımız şeyleri inkar etme oyununun tuzağına düşebiliyoruz. ( Hillary L. Mcbride)
Zaman zaman bir gruba dahil olma, bir düşünceye destek verme gibi ihtiyaç hissettiğimiz anlar olmuştur. Bazen isteyerek bir grubun içinde bulunurken bazen de farkında olmadan bir grubun içinde buluyoruz kendimizi… Çünkü bir gruba dahil olmazsak yalnız kalacakmışız hissi kaplıyor içimizi… Asch, deneyinde “Doğru olduğuna inandığınız şeyin tersini iddia eden bir grupla karşılaşırsanız ne olur?” sorusunu araştırmıştır. Araştırmaya katılan her üç denekten birinin diğerlerinin kararlarına uyduğu bulunmuştur. İnsanların %35 gibi azımsanmayacak bir kısmının, gruba uyarak apaçık gördükleri şeyin tersini söylemeleri, gerçekten önemli bir bulgudur. Grubun içinde gruba ters bir şey söylenirse yadırganacaklarını düşünüp tedirgin olma durumu günlük hayatımızda sıkça karşımıza çıkar. Gruba aykırı düşmemek için uyum sağlama ve kültür de devreye girer. Denekler ilk bir veya birkaç soruya doğru cevapları verirler fakat daha sonra grup ne diyorsa onlar da aynı cevapları vermeye başlar. Yanlış cevap verdiklerini bile bile…
Asch’ın deneyi insanın karar verme sürecinde çevrenin etkisinin oldukça fazla olduğunu gösteren önemli bir sosyal psikoloji deneyidir. Bu sosyal etkiyi günlük hayatımızda çok sık görmekteyiz. Nitekim bizler gruba uyum sağlama potansiyelindeyiz. Kendi kararımız doğru, grubun kararı yanlış olsa da etki altında kaldığımızdan dolayı, uyum sağlamak amacıyla grubun kararını kabul ederiz. Burada uyma sadece sosyal davranış düzeyinde oluşmakta, daha derine inen bir tutum değişimi ya da benimseme, kendine mal etme söz konusu olmamaktadır.
Sherif’in yaptığı bir araştırmada ise kişi, grubun fikrine doğru olduğuna inandığı için uyar. Yani uyma davranışının altında fikren de kabul etme (ya da tutumunu grubun görüşüne göre değiştirme) yatmaktadır. Böylece grup normu kişi tarafından benimsenmekte, kendine mal edilmektedir.
Bu deneyler sonunda anlıyoruz ki; ortaya çıkan belirsizlik durumunda güvenli bir şekilde sığınabileceğimiz bir liman arayışına gireriz. Bir liman bulamadığımızda yoksa ve yalnızsak kendimiz bir şeyler oluşturur ve ona uymaya çalışırız. Yalnız değilsek de grup bir araya gelir ve ortak bir noktada anlaşırız ve bu grupla belirlediğimiz ortak noktanın etkisi bizim yalnız başımıza belirlediğimizden çok daha güçlüdür.
Şimdi kendimize bir bakalım; fikrimize uymadığı halde bir gruba dahil olup uyumlu olmaya mı çalışıyoruz ya da grubun fikirlerini tamamen kabul mu ediyoruz?