Dedem rahmetli “Korku ile umut arasında ol ama umut biraz önde olsun” derdi. Korku da her insanda fıtrattan olan bir duygudur. Hayatta kalmak için bebeğin on sekizinci ayından itibaren hissettiğini söylüyor modern tıp bilimi. Zamanla, yaşanılan kültür ve genetik kodlar kişinin davranışında şekillenmeye başlıyor. Umut kendini güvende hissetme, korku ise aksi bir durumdur. Ümitle çoğunlukla aynı anlamda kullanılsa da ümit daha çok beklenti anlamını içerir…

Umudunu kaybetmesi insan için en kötü durumdur, çünkü kaybedilecek en son şeydir. Mevki, makam, mal, mülk, şan, şöhret içinde bile korkan insan hakikatte hiçbir şeye sahip değildir. Umudunu yitirmemiş, kuru ekmekle gününü geçiren insan daha güvende ve daha huzurludur…

Umudun huzura götürdüğü ve insanı zinde tuttuğu ehline malumdur. Hayatta karşımıza çıkan olumsuzluklar ile mücadeleyi bırakmamak için en fazla ihtiyacımız olan şey umuttur...

Kazanmak için mücadele eden futbol takımının oyuncuları yediği bir gol ile demoralize olurlar, arkasından bir gol daha yenirse motivasyon iyice düşer hele de maçın sonlarına doğru yaklaşılmışsa… Tam bu noktada umudunu yitirmeyen mücadeleci bir futbolcunun gayreti takımı ateşler bir de arkasından gol bulunursa tüm takım oyuna döner. Futbol tarihinde 3-0 mağlubiyetten 4-3 skorla alınan maçlar çoktur. Çünkü vazgeçmek kaybetmektir. Mücadeleden vazgeçmeyenler tarafından söylenen, “Biz bitti demeden bitmez” sözü meşhurdur.

Bazen ümit yani beklenti çok yüksek olursa insanlar hüzne düşebilir. Beklenti ne kadar az ise gayret ve çalışma o kadar çok olur, olumsuz bir durumda da hüzün o derece az olur. Umut ile korku arasındaki dengenin her iki yana doğru bozulması da doğru değildir. Bu dengeyi en iyi belirleyecek olan kişinin elinden geleni sonuna kadar yapıp tevekkül etmesidir.

Kişisel gelişimin belirlenmesinde çevresel şartların yani toplumun durumunun bilinmesi de önemlidir. Toplumdan kopuk bir değerlendirme yersiz beklentiye sebep olabilir. Ümidin yüksek olması, rasyonel değerlendirme yapılamaması kişilerin umudunun da zedelenmesine neden olabilir. Kişiye düşen azmetmektir, özellikle de toplum önünde olan insanlar umutsuzluğa kapılmamalıdır. Balzac, “Umut cesaretin yarısıdır” der. Friedrich Schiller de “Hiçbir şeye cesaret edemeyen, hiçbir şeye ümit beslemesin” demiştir…

Muhabbetle…