Spor eğitiminin amacı; çocuğa iletişim ve ilişki kurma, basit hayat kurallarını öğrenme, bedenini tanıma, sosyal çevresini genişletme, akranlarıyla iyi ilişkiler kurma, özgüven kazanma, vicdan ve değerler sistemi oluşturma, kendine özgü değerler sistemi geliştirme, toplumsal sorumluluklara katılma, boş zamanları için etkinlik geliştirme gibi fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal kazanımlar edindirmektir.
Profesyonel kulüplerin isim hakları kullanılarak açılanlar da dâhil olmak üzere kurumsal kimliği olmayan spor okullarında, içlerinde çok nitelikli, işini iyi yapan antrenörler genele etki edemiyor. Genelde çocuklara ne öğreteceğini bilmeyen, düzenli spor yapma alışkanlığı kazandırmayan, yeteneği keşfetmeyen, beceriyi geliştirmeyen, oyalamadan başka bir işe yaramayan, çocuğun toplumsal yaşamda ne anlama geldiğini bilmeyen ve iletişim kuramayan antrenörler, nasıl sporcu yetiştirilmeyeceğini gösteriyor.
Dikkatimizi, küçük yaştaki sporcularımızın içinde bulunduğu doğal olmayan koşullara yöneltmemiz, duygunun yanına düşünceyi de eklememiz gerekiyor. Aileleri tarafından, iyi alışkanlıklar kazanması ve daha sağlıklı bireyler olması için spor okulları ve kulüplere gönderilen çocukların sağlıksız koşullarda (kötü zemin, sağlığa uygun olmayan soyunma odası, duş ve tuvaletler vb.) antrenman yapmalarına izin veriliyor.
Ticari kazanç öncelikli olduğundan, bu anlamda neyin nasıl yapıldığı önem kazanmıyor. Çocukların ne yapabileceklerine değil ne yaptıklarına odaklanılıyor. Para kazanmak üzerine kurgulanmış bir spor eğitimi anlayışımız olduğundan çocuklar, sporcu değil müşteri olarak görülüyor. Çocuklar, spor okullarında öğrenmemesi gereken çok şeyi öğreniyor ama öğrenmesi gereken birçok şeyi öğrenemiyor.
Kulüpler, antrenörün yetkinlik referansına bakmıyor, telif hakkına odaklanıyor. Spor okulu yöneticileri daha çok kazanmak için düşük ücrete çalıştıracak eski sporcu veya spor bilimleri fakültesi öğrencilerini tercih ediyor. Kurslar izlendikçe antrenörlüğü özümsemiş olanlarla, antrenörlük maskesi takanlar arasındaki fark açığa çıkıyor. Uygunluğuna bakmadan, yetişkin antrenman örneklerinin küçültülmüş şekli veya hazır bir antrenman örneği uygulanıp maç yaptırma devam ediyor.
Aileler, kulüplerin üretmedikleri şeyin tüketimine katılarak kenardan antrenörlük yapma alışkanlığı ediniyor. Spor okulları için sezon bittiğinde yapılan sembolize turnuvalarda, aileler için en umut verici cümle “çocuğunuzu beğendiler” oluyor. Gerçek şu ki, spor okullarında branş, kulüp, yönetici ve antrenörler değişiyor ama mantık değişmiyor. Spor okullarının en doğal halini yansıtıyor. Asıl korkulan şey bu…