Bazen empati yapmak yetmiyor. Yerine kendinizi koyamıyorsunuz… Yerine koysanız olmuyor, çünkü bazı şeyler yaşanmadan bilinmiyor. Hikayeyi ilk dinlediğimde, ayrıntıların hayatın bütünü için ne kadar önemli olduğunu düşünmüştüm. Utangaç bir anneden, hayatı kabuğunda yaşayan, kendi tanımı ile muhafazakar bir aileden söz edeceğim. 7 yaşındaki kızının yaşadığı istismarı anlatmak için aradı beni. Asıl amacı ‘Başka çocuklar yaşamasın’, ‘Aileler çocuklarını anlamayı öğrensin’ mücadelesi idi. Küçük kızı ona ‘Anne öğretmenimin ağzı çok pis kokuyor. Beni öpmesin’ dediğinde anlam verememiş. Öğretmen ‘Sever de döver de’ diye bakmış. Taa ki, dizi izlerken pat diye ekrana düşen öpüşme sahnesine kadar. Çocukların beyninde öpüşme kavramı olmadığı için, dudaktan öpmeyi bilmediklerinden ‘Ağızdan öpme’ olarak anlatmıştı derdini annesine küçük kız. Anne ise onu ters giden bir şey, taciz, istismar olarak anlamamıştı. Her şey o dizi sahnesi ile ortaya çıktı. Çocuk, tam da öğretmenin ona yaptığını gördü ekranda ve sordu annesine ‘Anne böyle öpmek kötü bir şey mi?’ İnsan ürperiyor. Duyduğuna inanmak istemiyor. Hikayenin devamı haber bültenlerine konu oldu. Bugün ki gazetemiz sayfasında da var. Benim dikkat çekmek istediğim nokta, söz konusu öğretmene cinsel istismardan yerel mahkemenin verdiği hapis cezasını Yargıtay’ın ‘Suçun sarkıntılık suçu olabileceği,  cinsel istismar olamayacağı yönünde düşünülmesi gerektiği’ ibaresi ile bozarak, yeniden görüşmek üzere yerel mahkemeye göndermesi. Antalya Bölge Ceza İdare Mahkemesi’nde geçtiğimiz Cuma günü yapılan duruşmada, bu gerekçe ile 31 yıl hapis cezası alan, tutuklu öğretmen salıverildi. Şimdi sormak istiyorum, birisi çocuğunuzu ağızdan öpse ve siz, muhafazakar değerleriniz nedeniyle çocuklarınızdan yıllarca sakladığınız bu tür bir sahneyi kumandaya geciktiğiniz için öğrenseniz ne yapardınız? Sarkıntılık diyerek geçmeli mi? Yoksa uzman raporu, mağdur beyanları ve diğer delillere bakarak ceza veren hakime teşekkür mü etmeli? O hakim, kararı okurken aynen şöyle demişti ‘“İstismar olayında tanık olamayacağından, suçun işleniş şekli ve sürekliliği gözüne alındığında, çocukların sanıkla; sizinle nasıl bir husumeti olacağını değerlendirerek ve tanık ifadelerinin benzerlikleri ile sizi suçlu bulduk. Artık vebali öbür dünyaya kaldı.” Biz bu çocukları nasıl koruyacağız? Öpmeye sarkıntılık dersek, sarkıntılığa ne diyeceğiz? Kocaman adamlar yaptıklarından ders almazken, küçücük çocukları neden bu sarmalla büyüteceğiz?