Resmi veriler ile Alanya’nın nüfusu 364.180 kişi. Alanya Belediyesi yetkililerinin açıklamasından öğrendiğimiz kadarıyla Kurban Bayramı tatilinde Alanya’ya gelen tatilci sayısı ise yaklaşık 1 milyon kişi. Alanya’mızın turistik yatak kapasitesi ise yaklaşık 200.000 adet. Hal böyle olunca insan sormadan duramıyor: Bayram için gelen 1 milyon tatilcinin 800 bini nerede konakladı? Alanya’nın şehir yaşam altyapısı bu kadar insanı ağırlamak için müsait mi? Bu sorulara ilgili bir yöneticimizin cevap vermesini umarım.
Alanya'mıza başka illerden tatile gelen, İzmir, İstanbul, Bursa, Trabzon gibi yaşam merkezlerinde ise ortadoğulu tatilci ve göçmenlerin özgürlük ile kuralsızlık arasındaki tutarsız hal ve hareketleri kendi adımıza, şehrimiz ve ülkemiz adına kaygılarımızı artırıyor.
Alanya ve benzer coğrafyalardaki şehirlerimiz açısından baktığımızda “tatil amaçlı” diyebileceğimiz nüfus hareketinin bazı özellikleri daha da rahatsız edici. Popüler kültürün pazarladığı kıyı şehirlerinde içki ve eğlence dolu, deniz, kum, güneş, güzel kadınlar ve yakışıklı zengin beylerle bezeli şaşalı hayat sunumu herkesin ayarını bozuyor. Peşine düşülen şaşalı hayatın hiçbir gereksinimine sahip olmayan bu grup tatilcilerin saçma sapan hal ve hareketleri, tatil beldelerinin olağan hayatını adeta yiyip bitiriyor, çöpünü de gözümüze sokarcasına arkasında bırakıyor. Doğal olarak bu grup tatilciler ortadayken biz yerleşikler ortadan kayboluyoruz.
Kültürel olarak henüz şehirli toplumuna evrimini tamamlamayan Ülkemize bir de milyonlarca yabancının geçici misafir statüsüyle gelmiş olması çağdaş medeni bir toplum olma özlemini uzak baharlara bırakmış gözüküyor. Çok ama çok acı ki; başta Fransa olmak üzere Belçika ve İsviçre’de meydana gelen olaylar toplumsal dengelerin kolayca bozulabileceğini de bizlere hatırlattı. Bu çerçevede, toplumsal barışımızın korunması, günlük yaşamın olağan faaliyetlerinin aksamaması, yaşamsal değerlerimize saygı gösterilmesini beklemek bizim en doğal hakkımız olurken, korumak da kamu görevlilerinin en doğal ödevi.
Ne yapılmalı? Sanırım yapılması gereken ilk şey bu kadar yoğun nüfus hareketinin neden oluştuğu sorusuna cevap bulmak. Bu insanlar yazlık evi yokken, otel rezervasyonu yaptırmadan, yanına çadır dahi almadan piknik tüpü ve battaniyesiyle neden koşarak tatil beldesine geliyor? Tatilini nasıl finanse ediyor? Bu insanlar şehirde yerleşik esnafa nasıl bir katkı sağlıyor? Sonra ise bu kadar yoğun nüfus hareketi nasıl önlenebilir?
Son yıllarda her tatilde aynı manzaraların oluştuğu dikkate alındığında, tatilci akınına uğrayan şehirlerimizin yerleşik nüfus için dahi çok yetersiz kalan yaşamsal altyapı eksikliklerinin ivedi bir şekilde tamamlanması gerekmez mi?
Velhasıl, Kurban Bayramı tatili vesilesiyle bir kez daha ortaya çıkan olumsuzlukların tek bir sorumlusu olmadığı, merkezi yönetimden yerel yönetime, karayolları idaresinden Büyükşehir Belediyesi’ne, Alanya Belediyesi’nden Turizm Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na kadar tüm kamu kurumlarının birinci derecede ve ortak sorumlu oldukları anlaşılmaktadır. Çözüm için yeni bir bayramı beklemek mi? Bayram ekonomisi için değerlerimizi, yaşam biçimimizi yok saymak mı? Tercih sizin…