2014 yılında yapılan mahalli idareler seçimlerinin hemen ardından, 2015 Haziran parlamento seçimlerini ve hükümetin kurulmaması nedeniyle 2015 Kasım erken seçimlerini yaşadık.
2017 yılının Nisan ayında Anayasa değişikliğini yaparak, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yaptık. Yeni sistemin tıkanıklıkları aşmak ve uygulamaya geçmek açısından erken bir seçimle Haziran 2018’de Cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerini yaptık.
Şimdilerde gündemde ise, beş senelik dönemlerde yapılan mahalli idareler seçimleri var.
Özellikle, vatandaşların daha aktif katılmalarının kolay olduğu, siyasilerin daha çok alan bulduğu mahalli idareler seçimleri birçok kişi hayati önem arz ediyor. Genel başkanların seçime yönelik talimatlarından, memleket sevdalısı siyasetçilere; rant peşinde koşan, statü arayan günlük siyasetçilere kadar herkesin farklı amaçlarının olduğu, bazılarının “suyu bitmeyen bir musluk” olarak gördükleri bir seçime gidiyoruz.
MHP-AK’nin adayı kim olacak, İP ve CHP’nin ortak adayı kim olacak, diye tüm Türkiye genelinde vatandaşlarımızın kafasında birçok soru işareti ve düşünce var.
Bunları ayrı köşeye koyalım, asıl vahim olan “bizim amacımız halkımıza hizmet etmek” diyerek seçimden seçime vatandaşın huzuruna çıkan onlarca siyasetçi(!) bir anda halkın karşısına çıkıyor.
Özellikle toplumumuzun okur-yazarlık oranının artması, kitle iletişim araçlarının daha ulaşılabilir olması, sosyal medya ve aplikasyonlarla bilgi alışverişinin günümüzde daha kolay olması dolayısıyla vatandaşımız artık gündemi daha yakından takip edebiliyor; haberleri, hayata dair gelişmeleri direk elinin altında buluyor. Bu sebeple artık “kurt siyasetçilerin” vatandaşları “amacımız hizmet etmek” yalanlarıyla kandırması eskisi gibi kolay olmayacaktır.
Şunu belirtmek gerekir ki, halka hizmet etmenin tek yolu siyaset yapmak değildir.
Halka hizmet edilecek tek makam; belediye başkanlığı, meclis üyeliği, muhtarlıkta değildir.
Asıl bu şekilde yalanlarla halkı kandırmak hiç hoş değildir.
Günümüzde yaşanan klasik bir hadiseyle pekiştirecek olursak, seçim dönemiyle atılan bu naralar, seçimden sonra ilgili kişilerin telefon numaralarını değiştirmeleriyle son buluyor.
Bu naraları atan kişiler genel olarak, seçilmezse vatandaşların telefonlarına çıkmıyor, seçilirse numarasını değiştiriyor.
Öncelikle bu zihniyetin artık değişmesi gerekiyor çünkü artık vatandaşların bunlara karnı tok.
Bu siyasetçilerin(!) vizyonu her ne kadar “halka hizmet(!)” olsa da vatandaş, nasıl hizmet edileceğini, nasıl istihdam sunacağını bekliyor ama onlarda proje çok!
Bu süreçte de Milliyetçi Hareket Partisi’nin, İyi Parti’nin Alanya Belediye Başkan adayları belli oldu. Yavaş yavaş da muhtar adayları belli oluyor.
Bundan sonra asıl gündem, meclis listelerinde kimlerin olacağına yönelik kulislere dönecektir. İstanbul’dan da baksam, Alanya’dan da baksam genellikle hep aynı kişiler aynı yüzler her seçim dönemi “meclis üyeliğini, muhtarlığı” meslek haline getirmiş gibi aday oluyor. Yahu bu Alanya’da başka biri yok mu?
15 yıllık Hasan Sipahioğlu yönetiminden sonra gelen şehrimizdeki değişim isteği, bazı çok bilmiş(!) siyasetçilerin deyimiyle “toy” bir başkan olarak Adem Murat Yücel’i Alanya’ya başkan seçtirdi. Her ne kadar bu kişilerin “toy” olarak gördükleri Yücel hakkındaki görüşleri tutmasa da, rahmetli Demirel’in “dün dündür, bugün bugündür” sözünü menfi şekilde anlamlandırarak şu dönemde de yine siyaseten öngörülerde bulunuyorlar.
İşte bu “genç” başkan, Alanya’da bir değişimin öncüsü oldu. Bu durum da Alanya’da siyasete girmek isteyen “genç nesli” cesaretlendirmeli ve birilerinin arkasında kalırım korkusuna itmemeli.
Milliyetçi Hareket Partisi’ne baktığımızda, siyasete ülkücü hareketin gençlik yapılanmasında başlayan eski Ülkü Ocakları Başkanı, genç bir ilçe başkanı olarak Mustafa Türkdoğan var.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nden bakacak olursak, Alanya Gençlik Kolları Başkanlığı yapmış, gençlik kolları genel merkez yönetiminde bulunmuş, genç bir ilçe başkanı olarak Mustafa Toklu var.
Cumhuriyet Halk Partisi’ne bakarsak, 36 yaşında genç bir ilçe başkanı olarak Sefa Çorbacı var.
Bu kişilere ayrıca delegeleri gibi genel başkanlarının da yoğun bir teveccühü var.
Alanya siyaseti son yıllarda; gerek parti genel başkanlarının takdiri, gerek ilçe teşkilatlarının sahadaki aktifliği sayesinde, Türkiye’deki diğer ilçelere nazaran siyasi şuurun olgunlaştığı ve istikrarın olduğu bir bölge diyebiliriz.
Ve bu olgun siyaset ortamı, genç bir belediye başkanı ve genç ilçe başkanları tarafından şuan yürütülmekte. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil makamı olan
Cumhurbaşkanının bile “seçilme yaşına” Anayasa değişikliği ile 18’e düşürmesi de gençlerin siyasete katılımlarını arttırmak için gayet geçerli bir sebep.
Bu kadar müspet nokta varken, genç nüfus oranı %37 olan, son yıllarda nitelikli üniversite mezunu artmış; birçok akademisyen ve uzmanı bünyesinden çıkartmış bir Alanya’nın nasıl şehirleşmede, sosyolojik yapıda, kültürel gelişimde, turizmde genç nüfusa ihtiyacı varsa siyasette de bir o kadar gençlere ihtiyacı var.
Bu kadar etkenin arasında, Alanya’daki genç nüfusun önünün daha açık olacağını düşünüyorum. Bahsettiğimiz gibi meclis üyeliğini, muhtarlığı “meslek haline getirmiş” siyaset dinozorlarından halkın sıkılmışlığı ve bıkkınlığı çok açık ortada.
Nasıl bir futbolcu; kondisyonunun düşmesi, eski enerjisini bulamaması gibi sebeplerle otuz beş yaşında emekli oluyorsa, yerel siyasetçiler de bunun farkına varmalı ve kendisinden sonrakilerin önünü açmalıdır.
Buradan okuyan bütün ilçe başkanlarına naçizane ricam, 18-25 yaş aralığındaki gençleri yerel siyasete teşvik etmek amacıyla “meclis üyeliği aday adaylığını” ücretsiz hale getirerek, seçilme yaşının Anayasa normuyla 18’e düşürülmesinin fiili olarak maddi hayata yansıtmaları ve gençlerin önündeki maddi, manevi engelleri kaldırarak onları yerel siyasete teşvik etmeleridir.
Nasıl ki Hz. Muhammed’e (SAV) ilk iman edenlerin çoğu 30 yaşın altındaysa,
Nasıl ki Sultan Mehmet, 21 yaşında İstanbul’a “Fatih” olmuşsa,
Nasıl ki Çanakkale’de, bıyığında tarak durmayan “on beşliler” sayesinde vatan kurtarıldıysa:
Geleceğin Alanyasını inşa etmek de bugünkü genç neslin boynuna borçtur.
Türkiye’nin her yerinde var olan ve seçimden seçime piyasaya çıkarak, gençlere “siz bizim geleceğimizsiniz” gibi klişe laflar ederek, gençlere şirin gözükmeye çalışan siyasetçilere karşı son sözümüz “gelecek biziz, biz geleceğiz.