Devletin bazı organları kaçakçılıkla mücadele konusunda elindeki imkanlar çerçevesinde yıllardır mücadele vermekte. Uyuşturucunun üzerine gidilince sigara, sigaraya gidilince alkol türevlerinin yasadışı üretimi artıyor. Topyekûn mücadele kavramı bu noktada önemli.
Polis bölgesinde operasyonlar artınca üretim ve depolama jandarma bölgesine jandarma bölgesinde artınca polis bölgesine istifleme yapılıyor. Duruma göre komşu ülkelerden girişler oluyor. Bu sadece güney komşularla sınırlı bir durum değil neredeyse Yunanistan dışında her komşudan kaçak emtia girişi oluyor.
Operasyon olmaya oluyor da ceza işi muamma. ‘Demir tavında dövülür’ deyimimizin bu noktada hukuk için evrilmesi gerekir. Bu gün yakalayıp adli kontrolle salıverip 2 sene sonra ceza verip o cezayı ise denetimli serbestliğe tabi tutarsak ne kaçakçılık biter ne ölümler biter.
Bazen kamuoyu baskısı sonucu tutuklamalar oluyor ama onun dışında maalesef kanunlarda kırmızı çizgimiz caydırıcı uygulanmamakta.
Her yıl belirli dönemlerde sahte içkiden ölüm olayları tekerrür etmekte. O süreçte cezai müeyyidelerin arttırılması gündeme gelir birkaç tutuklama olur sonra yine unutulur. Yine benzer bir senaryo var. Son ölümlerden Alanya’da Manavgat’ta oldu. Alanya’da kimi evlerde mekanlarda sahte üretim olduğu aşikar. Aşikar diyorum çünkü zaman zaman hem polis hem jandarma imalat düzeneklerine suçüstü baskınlar yaptığı gerçeği gün gibi ortada.
Aslında Alanya bu konuda Türkiye’de en mimli kentlerden birisi. Bazıları unutsa da tarihe not düşenler unutmaz. 2011 yılında Alanya’da bir alkollü içecek toptancısından yine merkezi Alanya’da bulunan denizcilik firması tarafından satın alınan günümüzde farklı isimlerle farklı kişi ya da firmalarca üretilen o dönemde ki adı katil içecek ‘Mister Burdon’ sebebiyle 5 rehber Bodrum turunda vefat etmişti. O firmanın devasa teknelerinden biri ise hem tur hem disco hizmeti vermeye devam etmekte. Nihayetinden bu olay uluslararası boyuta geçmesi konsolosluk ve büyükelçiliklerinde takipçi olmasının etkisi ile tekne sahibi kardeşler ile ‘mister Burdon’ üreticisi ve çalışanları caydırıcı sayılabilecek ‘olası kastla adam öldürmek’ suçundan 88’er yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Diğer yandan geziyi düzenleyen denizcilik firmasının sahibi ve çalışanı 3 kişide taksirle ölümüne neden olmak suçundan da 7 yıl 6’şar ay hapis cezası aldı. Olay 26 Mayıs 2011’de yaşandı cezası ise 2 yıl sonra 20 Mayıs 2013’te verildi. Üstelik 5 ölümle sonuçlanan katliam gibi bir olayda bu kadar ‘hızlı’ işlemişti adalet mekanizması. Diyeceğim şu yeni yıl ile birlikte baskınlar peş peşe yapılmaya başlandı denetimler arttı, sahte imalathaneler basılıyor ürünlere el konuluyorda peki sahte imalatçılar ne ceza alıyor. Cezaya yönelik hızlı bir yargılama sistemi olmazsa 14 Şubat Sevgililer gününe düzenekleri yeniden kurarlar üretime kaldıkları yerden devam ederler. Ölen öldüğü ile kalır acısını kalanlar yaşar… Ya da adli kontrol sistemi bu işlerde uygulanmadan hapishanenin soğuk duvarları ile tanıştırılmalı bu kişiler bile isteye ölüme neden olmaktan. Alkollü içecekti ki yüksek vergiyi kimse ölümlere bahane etmesin.

Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre kaçak alkol üreten ve satanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası veriliyor. Eğer bu suç, örgütlü bir şekilde işlenmişse verilecek ceza iki katına kadar çıkarılabiliyor. Örgütlü kaçakçılık yapanlar 12 yıla kadar hapisle yargılanıyor. Geçen yıl yaklaşık 100 kişi metil alkol zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti.
Yere mahkemelerin genelde "bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçunu oluşturduğu görüşüne karşında Yargıtay Ceza Genel Kurulu eylemlerin "olası kastla öldürme" suçu oluşturduğu hükmünü vermesi benzeri yargılamalarda da emsal olabilecek.
Zehirden uzak durun ey ahali. Kış geldi havalar soğuk diye bahane üretmeyin. Çay için, olmadı bitki çayı için. Nane limon ıhlamur filan kaynatıp için alkolden ölmektense.