Bir arkadaşımız bir kek getirmişti ve çok mutlu olmuştuk. Hepimiz duygularımızı paylaştık o anda ilginç olan limonlu kek sevmediği halde arkadaşım kek için o kadar övgüler söyledi ki şaşırmıştım.
Yalnız kaldığımızda damak zevkinde değişim olmuş galiba dedim. Çikolatalı kek sevgin gibi anlattın deyince;
“Yooo dedi, ayıp olmasın diye yaptım. Yoksa çok az tadına baktım zorunluluktan.” dedi. Söyleseydin ya, çünkü senin limonlu keki sevdiğini düşünerek tekrar sana uygun zamanda limonlu kek yapacağını söyledi dediğimde,
“Aman unutur ben de yine muhteşem derim ya da aynı olmamış derim” dedi.
İnsanlar bu davranışı nasıl kazanır diye düşünürken, Dr.Haim Ginott. Anne Baba ve Çocuk Arasında isimli kitabında şöyle bir paragrafı hatırladım.
Willie: Büyükannemden nefret ediyorum.
Annesi: Hayır seviyorsun. Böyle korkunç bir şeyi nasıl söyleyebilirsin. Israr edince Willie'ye bir tokat.
Willie: Anneciğim, büyükannemi gerçekten seviyorum.
Annesi: Willie'ye sarılıp onu öper, iyi bir çocuk olduğu için onu över.
Küçük Willie bu değiş tokuştan ne öğrendi? Gerçeği söylemenin ve gerçek duyguları anneyle paylaşmanın tehlikeli olduğunu öğrendi. Dürüst olursan cezalandırılırsın, yalan söylersen sevilirsin. Gerçekler acıtır. Gerçeklerden uzak dur. Annem, küçük yalancıları seviyor. Annem, sadece hoş olan gerçekleri duymaktan hoşlanıyor. Ona gerçekten hissettiklerini değil, onun duymak istediklerini söyle.
Hayatın provasını çocuklarımız ile yapıyoruz. Onların nasıl birey olmaları istiyorsak ona göre yaşam provasında uygulamamız gerekir. Çocuk kitapta geçen paragraftaki gibi gerçek duygularını en güvenli yerden bile saklaması gerektiğini öğrenince bunu artık tüm yaşamına kodlamaya başlıyor. Birey hissettiği duyguları değil karşı tarafın duymak istediği duyguları yaşamaya ve ifade etmeye başlıyor.
Hiç düşündünüz mü “Çok ayıp”, “Yanlış anlaşılır”, “Kibar ve nazik olmak için böyle yapmalısın” gibi kendi duyguları olmayan ifadelerin hem bireyin kendine hem de karşı tarafa gerçek olmayan bir duygu yaşattığını?

Karşı tarafı üzmemek için yapıyorum diyerek yaptığınız her davranış ve duygu çocukluğunuzdaki memnun etmek istediğiniz hangi sevgi nesnesini kazanmaya yönelik oluyor.
Buradan şu anlaşılmasın karşı tarafı incitip, kırarak mı söyleyelim.
Ne diyebilirdi?
“Willie: Büyükannemden nefret ediyorum. Dediğinde
Annesi: hımm Büyükannenden nefret ettiğini söylüyorsun.”
Diyerek duygularını anladığını ifade ederek bunun açıklamasını yapmasına sağlamış olurdu.
Çocuklarımızın duygularını görmezden gelerek büyüttüğümüzde, ilerde limonlu keki sevmediğini ifade edemeyerek devamlı hem kendi duygusunu hem karşı tarafın duygusunu yok sayarak yaşamaya başlayacaktır.
Anlaşıldığını bilen çocuk, dünyaya da anlaşıldığını yansıtır. Çikolatalı kek sevgisini, limonlu kekte anlatmaz.