Belki Turizm denince ilk öğrendiğimiz cümledir “ Bacasız sanayi “ ve her ülke için ekonomik girdileri ve sağladığı katma değer ile 1990’lardan bu yana önemli olan sektör sosyo-kültür üzerindeki etkileri ile de önemli bir yere sahiptir. Halkların yakınlaşmasını ve kültürel alışverişlerle olumlu bazen de olumsuz etkilere sahipte olsa ülke gelişmişliğine pozitif katkı sunmasıyla son yıllarda dünyanın bir çok ülkesinin özel önem verdiği ve teşvik ettiği turizm hareketleri bir o kadarda hassas ve kırılgan yapıya sahiptir. Ülkelerin içinde bulunduğu olumsuz ortamlardan çok çabuk etkilenir ve seyahat edenlerin gerek kendi ülkelerinde gerekse gitmeyi planladıkları ülkelerde ortaya çıkan negatif durumlarda iptal veya değiştirmeyi düşündükleri ilk etkinliği bu hareketler olarak karşımıza çıkmaktadır. Sundukları katkılar göz önüne alındığında bu tepkileri ekonomik olarak da olumsuz bir ortam yaratır.
Ülkeler gelir-gider kalemlerinde önemli bir yer tutan ve yatırım-gelir ilişkisi göz önünde alındığında cari işlemelere büyük katkısı olan bu sektörü canlı tutmak için her türlü önlemi almaya çalışır. Ulaşım ve altyapıda oluşan gelişmeler ve alternatiflerin çoğaldığı son on yıllarda seyahat etmek artık kişilerin lüks harcama kalemlerinden biri olmaktan çıkmış olsa da gerek sosyal ve siyasi gelişmeler gerekse savaş ve sağlık endişeleri karşısında büyük ölçüde kırılgan olan bu sektörde büyük düşüşler yaşanır. Son günlerde yaşanan Korona virüsü, Suriyede olanlar ve hatta Türkiyede yaşayan mültecilerle ilgili izlenen politikalar bu kırılganlığı ortaya çıkarma potansiyeli olan olaylardır. Özellikle sosyal medyanın ve iletişim altyapısının çok geliştiği ve yaşananlardan haberdar olmanın artık parmaklarımızın ucunda ve çok çabuk olduğu günümüzde bu yaşananları en az yarayla atlatmanın en önemli unsuru oluşan algının yönetilmesi olduğu görünmektedir.
Bu kırılganlığı etkileyecek faktörlerin ortaya çıkışında, seyrinde izlenecek ana yol seyahat edenlerin endişelerini giderecek çalışmaların yapılmasıdır. İnsan doğası gereği unutma eğilimindedir ve çıkan sorunlar başarılı bir kriz yönetimi sayesinde etkisini sınırlı derecede hissettirir. Özellikle son yıllarda sektörde yaşanılan olumsuzluklar bizlere krizlerle nasıl yaşanacağını da öğretmiştir aslında.
Her türlü gerek ülkesel gerekse global anlamda yaşananlardan etkilenme anlamında en hassas sektörlerin başında gelen Turizm kişi üretilen kişi veya elde edilen kişi başı gelir anlamında yaşanılan iniş çıkışlarla kendini çok çabuk hissettirir. Ekonomisi bizim gibi bu sektöre bağlı olan ülkelerde bu etkinin çarpan etkisi daha yüksek olur.
Bu tip ortamlardan en az zararla çıkmanın ana unsuru paydaşların ki bunun içine kamu, özel sektör ve medya girmektedir ortak çıkarlar çerçevesinde hareket etmesidir. Özellikle görsel ve yazılı medyada çözüme odaklı yayınlar yapılmalı destinasyonda olan veya seyahat etmeyi planlayanların kuşkuya kapılmasını sağlayacak haberlerin sosyal medayada yayılmasına müsaade edilmemelidir. Resmi makamların yapacağı açıklamalar kabul gören bilgi kaynağımız olmalıdır.
Turizm gibi kırılganlığı yüksek olan bu sektörün en büyük düşmanı gerçek dışı olumsuz haberlerin hızla yayılmasıdır. Günümüz iletişim çağında bunun sonradan telafisi oldukça güç görünmektedir.