Her nedense, çoğu insan sportif başarının “bencil” bir duygu olduğunu, sadece kendi arzu ve isteklerinin tatmini anlamına geldiğini sanıyor. Her nedense, başarısız olduğumuz zaman “Neyi yanlış yaptık” sorusunu soruyoruz ama rakibin “Neyi doğru yaptığını” tartışmıyoruz. Bu nedenle yetersiz olduğumuzu anlamıyor, bazı şeyleri kaçırdığımızı hissetmiyoruz. Her nedense, kafayı hep kimin haklı olduğuna takıyor, neyin doğru olduğunu düşünmüyoruz. Her nedense, ya sorunları çözmüyor, biriktiriyor ya sorunu bir bütün olarak göremediğimizden, görebildiğimiz kadarını çözmeye çalışıyoruz. Her nedense, sporu sevmeden önce rakipten nefret etmeyi ve eleştirmeyi öğreniyoruz. Her nedense, oyunun kalitesi değil sonucu ile ilgileniyoruz. Sporcuya oyuna katkısına değil skora katkısına göre değer veriyoruz. Her nedense, stat dışında biriktirdiğimiz stresi maç içinde sağa sola küfür ederek dışarıya vuruyoruz. Her nedense, Mali tablomuza ve şehrin sahiplenme oranına bakmadan, en iyi oyuncuyu, en iyi Hocayı ve her maçı kazanmayı istiyoruz. Her nedense, bir takımdan ‘başarısız’ diye gönderilen bir antrenörü bir başka takıma ‘kurtarıcı’ diye transfer ediyoruz. Her nedense, hakemleri karar verirken iki seçenekten birine zorluyoruz; ya lehimize ya rakip takımın aleyhine… Her nedense, hakemi aldatmayı “sportif zekâ” zannediyoruz. Her nedense, hakem kararlarını tartışmak yerine kararları üzerinden hakemleri “yönetme veya düzeltmeye” çalışıyoruz. Her nedense, doğruyu en çok biz biliyoruz. Spor hakkında konuşulurken susmuyoruz ama etik değer veya fair play konuşulduğunda insanların ağzından cımbızla laf alıyoruz. Her nedense, fair play’in mantığı anlamadan, “neden” gerekli olduğu konusunda ikna etmeden benimsetmeye çalışılıyoruz. Her nedense, şiddetin kötü bir şey olduğunun farkındayız ama sonuçlarının farkında değiliz. Her nedense, fair play’i anlatırken insanların ne olduğunu bilmediği bir şeyi değil, anlamak istemediği bir şeyi anlatmanın zorluğunu yaşıyoruz. Her nedense, saygıyı “hak etmekle, onu elde etmek” arasındaki farkı unutuyoruz. Sonuç olarak, anladığımız kadar yaşıyoruz.