Anlaşılma ihtiyacı üzerine birkaç kelam yazmak istedim sizlere. Çünkü anlamak ve anlaşılmak insan olarak en temel ihtiyaçlarımızdandır. Bir bebek ağladığında, bakım veren onun ihtiyacını anlayamayınca bebek ağlamaya devam eder. Örneğin; bakım veren onun karnı aç sanır yemek verir ama ihtiyacı yemek değilse bebek mamayı reddeder, sonra oyuncağı verir bebek yine ağlamaya devam eder, çünkü hala anlaşılamamıştır ve ağlayarak anlaşılmak ister. İhtiyacını göremediği için bakım veren de bebek de gerilir. İhtiyacı belki de bakım verenin şefkatini hissetmektir ve bu karşılandığında bebek de o da sakinleşir. Hepimizin temel ihtiyaçları var ve hepimiz aslında ilişkilerimizde ağlayan bebek gibiyiz, anlaşılmayı bekliyoruz. Anlaşılmayınca kızıyor, öfkeleniyor, ağlıyor hatta küsüyoruz belki de. Durmadan birileri bizi fark etsin, içimizi görsün, anlasın, yaramızı sarsın isteriz. Bebek değiliz artık, yetişkin bilinci ile hareket etmemiz lazım. Çünkü çoğumuz duygularımıza, ihtiyaçlarımıza, yaralarımıza, içimizde olup bitenlere, huzursuzluğumuza karşı kulaklarımız, gözlerimiz, sanki bütün duyularımız kör olmuş halde… Anlaşılmak ihtiyacı oldukça önemli fakat insan her şeyden önce kendini anlamalı. Çünkü “ben yaramı tanımıyorken, başkası nasıl bir çare olabilir ki bana… Benim göremediğimi nasıl bilebilir ya da görse bile ihtiyacım olanı kadar nasıl karşılayabilir. Benim temas etmediğim yarayı nasıl iyileştirebilir. Önce benim kendime kabul oluşturarak içime dönmem gerekir. Zaten kaçtığımız da bu değil mi, gelsin başkası beni iyileştirsin beklentisi de buradan oluşmuyor mu, sonra da anlaşılmadığı için daha da derinleşmiyor mu yaramız? Aslında hissettiğim, değersizlikle, sevilme, görülme ve anlaşılma ihtiyacımla, geçmişimle, geleceğime dair kaygılarımla yüzleşmek, yaramı görmek, kendime bir yol, bir çare bulmak ya da bulamamak duygusuyla başa çıkmak, risk almak, eyleme geçmek, hayal kırıklığına uğramaktan kaçmak değil mi bu? Neyi sevdiğini, neyi sevmediğini, kendisine neyin iyi geldiğini bilemeyen, hiçbir şeyden emin olamayan yaralarına yabancı hatta “Kendine yabancı" yetişkin bir birey olarak mı devam etmek istiyorsun yaşamına? Sevgili okuyucularım, bir yetişkin olarak kendinizi anlamaya davet ediyorum bugün sizleri… Çünkü bu dünyadaki ayak izlerini en iyi sen tanırsın, nasıl bastığını o zemine, sert mi, yumuşak mı, titrek mi, güçlü mü vb…