Sıcaklar bir başladı ama pir başladı.
Çöllerde yaşanan neredeyse develeri bayıltan sıcak hava dalgası bölgemizde günden güne artarak kendisini iyice hissettirmeye başladı. Bunun yanında iklimsel değişimle beraber işaretlerini yıllardır veren kuraklıklarda yavaş yavaş meydana çıkmaya başladı. Birçok yerde yıllardır kurumayan su kaynakları kuruyor ve birçok yayla ve kırsal mahallelerde içme ve sulama suyu sıkıntısı yaşanıyor. Bunların başlıca temel sebebi küresel boyutta olan iklim değişikliği diyebiliriz. İklim değişikliğinin ana sebebi olarak da doğanın zaman içinde insan eliyle katledilerek tahrip olması, ormanların, bitki florasının yok edilmesi, çevrenin endüstriyel atıklar ve evsel atıklarla bilinçsizce kirletilmesiyle beraber günden güne artan plansız ve kontrolsüz yapılaşmalar diyebiliriz.
Bunun içinde ivedilikle mevcut su kaynaklarımıza, ormanlarımıza, doğamıza sahip çıkarak tahrip edilmesinin önüne geçmeliyiz…
İşte bunlardan dolayıdır ki; Alanya Dimçayı ve Alara Çayında yapılmak istenen HES projelerine karşı çıkılmaktadır. Bunun altında ise gelecekte yaşanabilecek çevresel etkiler ve temiz su kaynaklarının korunup kollanması, doğal hayata sahip çıkılması gibi nedenlerden oluşan kaygılar yatmaktadır…
Ayrıca Alanya sokaklarında beton yığınlarının arasında sıcaklıkların normalden daha fazla hissedilmesiyle beraber serinleyip nefes almak için rekreasyon alanlarına ne kadar çok ihtiyaç olduğu bir kez daha meydana çıktı. İçinde ağaçlar ve göletler olan parklar, çocuk oyun alanları, piknik yerleri, eğlence parkları, dinlenme ve gezinti alanları barındıran, bulunduğu bölgeye hem kültürel, hem de sosyal katkı yapan, hem görsellik, hem de doğallık açısından çok önemli olan bu tür rekreasyon alanlarının var olanların korunması ve yenilerinin yapılarak çoğaltılmasında, imar planları yapılırken daha çok yer verilmesinde fayda olacaktır.
Bölgemiz doğal rekreasyon alanı bakımından oldukça zengin bir coğrafik yapıya sahiptir. Alanya olarak hafta sonları doğal ortamlara akan halkımız genelde yaylalar başta olmak üzere Dimçayını, Kızılalanı, İncekumu ve buna benzer sayfiye yerlerini tercih etmektedirler. Ama buralarda yıllardır gözlemlenen, kalıplaşmış sorun haline gelen bazı sıkıntılar yaşanmaktadır. Bunlar ise çevrenin pis bırakılması, olur olmadık yerlerde kontrolsüzce ateş yakılması, çevrenin araçlar yada macera tutkunlarınca tahrip edilerek doğaya ve yaban hayatına zarar verilmesi gibi...
Bunun önüne bir nebzede geçebilmek için öncelikle belirli yerlere uyulması gereken kuralları gösteren çevresel dokuya zarar vermeyen doğa dostu uyumlu uyarı levhalarının yerleştirilmesi, girilmesi uygun olmayan doğal hayatı koruma alanlarına çit çekilmesi, uygun yerlere daha fazla çöp konteynırları konması, yangın riskine karşı güvenli mangal ve ateş yakılabilecek yerlerin tam olarak belirlenmesi ve kalan kömür artığına karşı tedbirler alınması, araçların park yerlerini ve kullanabilecekleri güzergahların sınırlarının belirlenmesi, gerekli yerlere tuvaletler ve çeşmeler yapılması, en azından hafta sonları zabıta ve güvenlik kuvvetlerinin buraları denetlemesi vs…
Uyarması bizden gelecekte sıkıntısız, mutlu bir hayat yaşamak için uyması ve uymayanları uyarması sizden.
Sağlıcakla Kalın…