Anda yaşamak ifadesi günümüzde çok popüler oldu… Acaba anda nasıl yaşanır? Nasıl fark ederiz anda olmadığımızı? Anı yaşıyorum derken gerçekten anda mı yaşıyoruz?
Bazen günün içindeki yoğunluk, karşılaştığımız zorluklar yaşamın içinde devam etmemizi, zihnimizde devamlı dönerek bulunduğumuz ana odaklanmamızı engeller.
Çevremizdekiler de hemen der ki, takma kafana geçer, büyütecek ne var, seninki de problem mi, ben ne yaşadım ya da arkadaşım daha beterini yaşadı… gibi kendince o kişiyi anlamak yerine onun duygularını görmezden gelerek yargılama yapar. Sonra bize de hep bu söylendi, biz ruh sağlı uzmanı değiliz ki ne yapabiliriz diyebilirsiniz. İyi bir dinleyici olmak için ruh sağlığı uzmanı olmaya gerek yok, insan olmanın özelliğidir dinlemek…
Bireysel olarak ne yapabilirim böyle durumlarda derseniz kendinize dönerek ana odaklanmanın yolunu bulmalı. Nasıl mı? o zaman size pratik bir ipcu:
Bir yere dik pozisyonda oturun, derin ve diyafram nefesi alın( bilmiyorsanız fizyoterapist gibi alanın uzmanından mutlaka öğrenin) birkaç dakika bu nefes egzersizini yaptıktan sonra; bulunduğunuz yerde gözünüzle kırmızı (mavi, siyah her ne renk aklınıza geliyorsa) nesnelere odaklanıp görmeye – bulmaya çalışın.
Sonra yine bulunduğunuz yerde kulağınıza gelen seslere odaklanın, ne duyuyorsunuz?
Rüzgârın sesi, araç sesi, insan sesi, çocuk sesi, her ne duyuyorsanız odaklanın ve dinleyin.
Sonra burnunuza gelen kokulara odaklanın (çiçek, egzoz, yağmur, yemek, parfüm, çim vb.).
Son olarak kendi bedeninize odaklanın, saç derinizden, yüzünüze, burnunuza, kulaklarınıza, yanaklarınıza, omuzlarınıza, kollarınıza, ellerinize, parmak ve hatta tırnaklarınıza kadar odaklanın ve hissetmeye çalışın. Bacaklar, oturduğunuz koltuk – kanepe –sandalye, bedeninize değen her şey, varsa takılarınız, çorabınız, ayağınızın o anda değdiği halı, parke ne varsa odaklanın.
Son olarak diyafram nefesi alarak egzersizi bitirerek bir duyu çalışmasını tamamlamış oluyorsunuz. Bu teknik sayesinde kendinizi anda kalmayı sağlayarak yani şimdiye ve buraya getirerek, yaşama devam etmeye zorlayan zihninizde dönen düşüncenin (geçmiş veya gelecekle ilgili) çukurundan çıkmaya küçük bir destek sağlayabilirsiniz. Böylece şimdiki zamanın geçmişten ve gelecekten daha güçlü olduğunu deneyimlemiş olacaksınız.
Mevlana’nın dediği gibi “Ne geçmiş var, ne gelecek. Ne geçmişe bak üzül, ne de geleceğe bak tasalan. İçinde bulunduğun anı yaşa; çünkü o an varsın.”
Günlük yaşamlarınızda bu tarz egzersizleri rutine dönüştürmek yaşadığınız anda olmayı ve kendinizi fark etmeyi sağlayacaktır.