Toplumca hem ezilip, hem de tüketilirken koltuklarının üzerinde uzayda yaşar gibi davrananların umurunda mıyız ki?
İşte bu uzayda yaşayanlar, oturma organlarını yapıştırdıkları yumuşak koltuklarından kalkıp halkın arasına inip gerçekleri görmeye lütfetmedikçe veya gördükleri halde görmemezlikten gelmeye devam ettikçe halk tamamen bitinceye kadar ezilmeye ve tüketilmeye devam edecektir.
Kendi hayal dünyaları ile belirli bir çevre ve kesimi kapsayan siyasetin, politikanın bu bireylerinin tek yaptığı şey tüketim ve sömürü düzeni olmuş. (Haşa sözümüz meclisten dışarı, işini iyi, layıkıyla ve ahlakıyla yapanların başımızın üstünde yeri var)
Eğer bu düzene bu hızla devam edilirse tüketecek bir şey kalmayınca çok geç olduğunu toplumca mutlaka bir gün anlayacağız. Tabi ki onlar hiçbir zaman anlamayacaklardır. Çünkü atı alan Üsküdar’ı çoktan geçip emeksiz, zahmetsiz ve alın tersiz torbalarını çoktan doldurmuş keyifle yer olacaktırlardır...
Günlerdir gündemde olan ve ardı arkası kesilmeyen zamlardan sonra artık halkın nasıl geçineceği; ay sonunu nasıl getireceği, elektrik faturalarını, ev kirasını nasıl ödeyip ne yiyip ne içeceği sıkça konuşulur oldu. Ama sadece konuşuluyor…
Peki bu konuda çözüm üretiliyor mu? Ne yazık ki milletin zihnini karıştırmaktan ve boş vaat vermekten öteye giden bir şey yok.
Tek yapılan Çay kaşığıyla verip kepçeyle almak…
Hal böyle olunca, olan yine dar gelirli, gariban vatandaşa oluyor.
Sistemdeki bu tıkanıklığın giderilmesi gerekir. Artık görünen bu tükenmişliğin tek çaresi değişim ve yeni politikalar üretmekten başka bir şey değildir.
Gerçi biz millet olarak balık hafızamızla olan biteni çabucak unutur, önümüze atılan yeni gündemlerle uğraşarak geçeni unutur gelene kafa yorarız. Sonucunda yapan yaptığıyla bizlerde konuştuğumuzla kalırız…
Sağlıcakla Kalın…