Tophane o kadar çok şehrimizde bir bina ,bir mevkii,bir mahalle,bir mevki adı olmuş ki hala geçmişinin hatıralarını günümüze taşıyorlar.Bütün tarihsel işlevleri bilgisayar terimiyle söylersem adeta ziplemiş ,tophane ismini bir yerde okumak bile orada tarihi tophane binası olmasa da muhataplarını alıp o askeri tesisin bütün işlevlerini hatırlatır olmuş.
Malumunuz Alanyamızda da var hem tesis olarak tophane hem de mahalle adı olarak tophane.Gerçi Alanya yerlileri Tophane mahallesi demez direkt mahalle der geçerler.Mahalle yerel kültür açısından çok önemli bir yer.Kale altı mahallesi de denmiş tarihte buraya.Hem Müslüman hem de gayrimüslim tebanın birlikte yaşadığı yer olagelmiş yüzlerce yıl. BugünTophane’den ismini alan bu mahallemiz yaklaşık 188 dönüm civarında.Üst taraflarında mübadiller oturmuş ve şu an bu evler metruk ve yıkık.
Tophane dediğimiz dikdörtgen şeklindeki bina,tersanenin güney yönündeki tersane kulesinin hemen yanına inşa edilmiş bir burç.İlk bakışta aradaki tersane burcu fark edilmese de adeta ikiz kule gibi yan yana arz-ı endam etmekteler.10 metre yükseklikteki bir ana kayanın üzerine 19 metre olarak inşaa edilmiş.12metreye 14 metre ebadında.Bina dikdörtgen şeklindedir.Tophanenin bir vazifesi de hem tersaneyi hem de limanı her türlü tecavüze karşı korumaktır.Kesme taşlarla yapılmıştır.İki katlı olan bina tonozlu bir dehliz marifetiyle surlara bağlanmaktadır.Birinci katında denize ve karaya açılan bir penceresi ve 2 adet yüksek tavanlı oda mevcuttur. Kulenin ikinci katına iki tarafında üçer oda bulunan bir koridorla geçilmektedir. Bu katı üç tarafından kapıları kemerli dörder oda çevreler. Bütün odaların ve bölmelerin içleri ve kapı kemerleri tuğla ile yapılmıştır. Bu katın solunda nöbetçi ve muhafızların su ihtiyacını karşılayan bir sarnıç mevcuttur.
Tophane burcunun iki yönündeki kitabeler aslında çok şey anlatıyor.Ama işlevine dair herhangi bir ip ucu vermiyor tabi.Dilerseniz önce kitabeleri irdeleyelim,sonrasında da kendi kanaatimi arz edeyim
TOPHANE BURCUNUN DENİZE BAKAN DOĞU TARAFINDAKİ KİTABESİNİN DEŞİFRESİ
1-Nasrun minallahi ve fethun karib( Saff suresi ayeti)
2-Es sultan’
3-ül –muazzam ‘Ala’üd-dünya ve’d-din Sultan’ül berri ve’
4-lbahreyn Ebu’- feth Keykubad bin Keyhüsrev Burhanü emir’ül mü’min
5-fi senehamsetin ve ‘ışrin ( ve) sitte miye

Yardım Allahtan ve zafer yakındır.Yüce sultan,din ve dünyanın ulusu,karanın ve iki denizin sultanı ,ülkeler fatihi ,emirülmü’minin burhanı Keyhüsrev oğlu Keykubad,625 yılında (yaptırdı).
Bu cümleler her ne kadar siyasi cümleler de olsalar pekçok hakikati de barındırır.Kaldı ki Ulu Sultan Alaeddin Keykubat bu kitabeyi denizden gelip geçen ,yerli ya da uluslar arası muhataplara karşı adeta bir zafer sancağı ve güç göstergesi olarak yaptırmış. Burcun yüksekçe bir yerinde sekiz asırdır arz-ı endam etmesi aslında gelip geçen bütün siyaset,ticaret vb erbabına da Alanya’nın Türk-İslam mülkü olmasında en çok kimin söz sahibi olduğunu hatırlatmış durmuş.Kitabenin yuvarlak içindeki kısmı verilmek istenen mesajı özetlemiştir adeta.Allah’ın yardımı ve zafer ilişkisinden alınan güçle bu tophane burcunun adeta bir zafer takı gibi vazife yapması murad edilmiş olmalı.Kitabede sülüs hattıyla yazılmış ve manidardır ki imla kurallarını ihmal pahasına etkileyici görüntüsüne önem verilmiş ve yazıdaki o etki muhataplarının direkt beyin ve kalbine ulaşması arzu edilmiş.Bu burç adeta bir güç gösterisi ve arka fondaki bütün kalenin taşıdığı maddi ve manevi manayı özetleyerek deniz tarafından gelen dost ve düşman unsurlara haykırmak için ödevlendirilmiş adeta.
TOPHANE BURCUNUN KUZEYİNE BAKAN KISMINDAKİ KİTABENİN DEŞİFRESİ
1-el’ Minnetü lillah
2-es Sultan
3-ül’muazzam ‘Ala’üd-dünya ve’d-dinSultan’ül berri ve’l-Bahreyn
4-Ebu’l feth Keykubad bin Keyhürev Burhanü emir’il mü’minin
5-fi sene hamsetin ve ışrin ve sitte miye

Minnet Allah’adır.Yardım Allahtan ve zafer yakındır.Yüce sultan,din ve dünyanın ulusu,karanın ve iki denizin sultanı ,ülkeler fatihi ,emirülmü’minin burhanı Keyhüsrev oğlu Keykubad,625 yılında (yaptırdı).
İlk kitabe ile aynı anlamı taşımaktadır.Sadece minnet Allah’adır ayeti eklenmiştir başına ve Kızıl Kule ve tersaneden sonra bu etkileyici ve ihtar edici ayet üçüncü kez buraya yazılmıştır. Minnet Allah’adır sözü yardımıyla zaferi sunan güç olan zatın minneti hak eden tek güç olduğuna ve O’ndan gayrısına minnet edilmeyeceği iman ve idrak esasına bir atıf vardır.Yine sülüs hattıyla yazılmıştır ve önceki kitabenin hattatı tarafından yazılmıştır.Yazılmıştır zira bütün tarz ve el hareketleri aynı imza sahibini göstermektedir.Yuvarlak kısmın içine bir de sekiz dilimli güneşi anımsatan bir motif yerleştirilmiştir ki kanaatimce İslam sanatındaki Allah betimlemesidir.
Bütün bu kitabe ve manaları elbette dönemine ve asırlara pek çok mesaj vermektedir.Şu da var ki;bu askeri mimari burç mudur,atölye midir yoksa deniz köşkü müdür sorusuna cevap vermemektedir.Bazı görüşe göre burası sadece bir burçtur ve üzerine yerleştirilen toplar nedeniyle bu ismi almıştır.Bu görüşe dair şöyle bir soru sormak gerek.Mesela burçlara isim verilirken Esat burcu ,Karaca burcu vb denir de o halde buraya top burcu denmez ve Tophane adlandırması yapılır.Şu da mümkün ki Osmanlı döneminde bu burca top güllesi depolanması neticesinde bu ismi de almış olabilir.
İkinci görüş burası bir deniz köşküdür ve Ulu Sultan burayı kısmi zamanlı da olsa köşk olarak kullanmıştır.Bu görüşe diyecek çok sözümüz yoktur zira eserin statik,plan ve projesi bu iş için çok uygundur.Ama elimizde herhangi bir kaynak olmadığı için varsayımla iktifa ediyoruz.
Üçüncü ve en meşhur görüş de burasının bir top ve gülle döküm atölyesi olduğu yönündedir.Ama ne var ki burada şöyle bir sorun da ortaya çıkmaktadır.Şu ana kadar yapılan araştırmalarda binanın aksamında ve dışında en ufak bir demir eritme ve döküm aparatlarına dair bir iz ve emare tespit edilememiştir.
Dünyada Akdeniz gemilerinde demirden imal edilmiş topların yerleştirilip kullanılması 13.yüzyıla tarihlenir .Kara topları Çin’de 100 sene öncesinden kullanılsa da ,deniz topu olayı bambaşka bir şeydir.Bu toplar oldukça düşük çap ve kalibreye sahiptir.200 metre atış mesafesine sahip olan bu toplar denizde gemilerin birbirine çok yaklaşmadıkça tesiri yoktu. Ahşaptan inşa edilen gemilerin imhası için yeterli olan gülleler, karadaki hedefleri karşısında çoğu kez etkisiz kalabilmekteydi.Kızıl Kule’den tersaneye doğru giderken sağda solda gördüğümüz gülleler bir görüşe göre Alanya’da yapılmadı ve gemilerle nakledildiler.Selçuklu gemi silah teknolojisi noktasında o yıllarda çok ileri değildi.Ama Konyalı göre burası bir tophanedir ve burada yapılan yeşil renkli deniz toplarının bazıları 1905 senesinde Topkapı sarayı müzesine götürülmüştür demektedir.
Öyle ya da böyle Tophane Alanya için bir değerdir ve Kızıl Kule ve Tersane’den sonra üçüncü sırada kimlik oluşturmaktadır.
Bir sonraki yazımızda Geçmişten Geleceğe Alanya’nın tarih koridorlarında gezinmek üzere hoşçakalın.